Fransa, romantik bir ülke konumundan, lider bir devlet konumuna asırlardır bir türlü yol bulamadı. Mesela, Fransa Avrupa'da Türkiye'nin konumunda olmak çok isterdi. Ama Macron Fransız halkı ile hiçbir şekilde uzlaşmayı umursamadığı için, Fransa'yı kendi istediği şekilde biçimlendiremedi. Görünen o ki, Macron Fransa ve İngiltere arasındaki 100 sene devam eden savaşı hatırlamıyor. Görünen o ki, Macron Fransa'nın uzun zaman Afrika kıtası ülkelerini müstemleke halinde tuttuğunu da unutuyor. Eğer unutmasaydı, şu an Fransa özgür bir politikaya sahip olurdu ve ermeni asıllı milyoncuların siparişi ile politika yönetmezdi.  Eğer Macron’u kendi ülkesinde ermeni topluluğu idare edebiliyorsa, verdiği kararları etkiliyorsa, Macron hiçbir zaman Erdoğan gibi bir lider olamaz!

   Türk’ün beyin ve zeka olarak, genetiğine uygun hızla evrilebilemeyen Macron’un, şu anda Erdoğan gibi batıyı titreten bir lidere dönüşmesi mümkünsüz gözüküyor. Fransızlar da, Macron da bunun farkında aslında. Ama Fransızların, Araplarla Türkiye'ye karşı cephe kurma niyeti de, özellikle Batı, ABD ve Arap dünyasında öz liderliğini ortaya koymak isteğinden doğuyor.

   Fransız halkı reformlara açık olmayan, hatta hayatları boyunca kabullenmeyen bir halk. Bu yüzden de, Macron hiçbir şekilde kendini ispat edemiyor. Bu durumda tüm dünyada kendi ağırlığını koymayı başaran Türkiye Lideri Erdoğan'da ise o yapamadığı her şeyi göre biliyor. Hatta Azerbaycan gibi küçük bir devletin Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kısa sürede uluslararası platformda Macron’un yıllardır uğraştığı ama bir türlü başaramadığı o liderliği yakalamayı başardı.

   Bugünlerde Fransız yazarları ve gazetecileri Macron’a resmi müracaatta bulunarak, Ermenilere destek verilmesini istemişler. Konusu geçen müracaat, Fransa'nın Figaro gazetesinde yayınlanmış. Müracaatı 40’dan fazla Fransız yazarı ve gazetecisi imzalamış. Ama müracaat edenler arasında Fransa'nın eski eğitim bakanı Havyar Darko ve Hollânda ile ilgili kitapların ünlü yazarı Olive Delorm da bulunuyormuş. Fransız yazarlar müracaatlarında Türkiye ve Azerbaycan'ı kınayarak, Ermenileri katil etmekte suçlamada bulunmuşlar. Macrondan ermeni terörüne son vermeyi değil de, ermeni katliamına sessiz kalmamaya çağrı yapmışlar. Müracaatta bir nokta özellikle dikkat çeken bir noktadır: “Karabağ'daki savaş bir parça toprak savaşı değil. Oradaki dava bizim davamızdır. Çünkü düşmanımız aynı düşmandır”.

   İşte bu cümle aslında Fransızların haince duruşlarını açıklamakla beraber, Fransızların hiçbir zaman Türk’ün asaletine sahip olamayacaklarını da kanıtlıyor. Macron ermeni terörcülerinin diktesi ile politikayı yürüdükçe, liderliği sadece rüyasında görür. Macron bir tarafa, önemli mesele şu ki, Fransa'nın yazar ve gazeteci camiası da, ermeni asıllı milyoncuların siparişi ile politik görüş paylaşabiliyorlar. Şimdi bir soru oluşuyor: Fransa'da cumhurbaşkanı kim? Yoksa Macron sadece bir figür mu?... Karabağ'da katil edilen suçsuz çocukların, ıskala maruz kalan bir halkın izini silmek politikasını görmezden gelen Fransız halkı için Cenevre sözleşmesi ne diyor acaba? Terörcüye destek vermeyi uygun gören ermeni asıllı Fransa milyoncularının siparişleri ile politika yürüten resmi Paris zaten ATET-in Minsk Grup'undaki “olağan üstü faaliyetlerı” ile kendi potansiyelini göstermeyi başarmış bulunuyordu. Ama Fransız yazarlarının bu müracaatı, Fransa'nın Batının karanlık yüzünün simgesi olduğunu ispat etmiş oldu…

Ülker Farmankızı

Azerbaycan Yazarlar Birliğinin üyesi