Sovyetler Birliği dağılacak, Türk birliği kurulacak ve 21. Asır Türk asrı olacak diyordu Başbuğ’um. Zaten bunun için o gün, sırf Rus’un emperyalist emellerine ulaşmada silah olarak kullandığı komünizme karşıydık. Evet, inanıyorduk ama dünyanın iki süper gücünden biri  Rusya’nın elindeki emperyalist silah olan o koca Sovyetler nasıl dağılacak diye de kara kara düşünmeden edemiyorduk.

            Bir de baktık ki Sovyetler çöküverdi! Türk devletleri bir anda bağımsızlığına kavuştu. Fakat Türkeş haricinde, biz Ülkücüler de dahil kimse buna hazırlıklı değildi. Sovyetler’in ekonomik zorluklarla dağılmak zorunda kaldığını hep gözardı ettik. Turan idealimiz, çıkan cılız seslerimiz haricinde karşılık bulmuyor, duygusallıkla itham ediliyorduk. “Bakü-Ceyhan”ı dile getirdiğimizde birilerinin güldüğü halen gözlerimin önünde.

            Devletimizin ve özgürlüklerine kavuşmuş diğer Türk devletlerinin nefes almasının ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini sadece Türk milliyetçileri anlamıştı.

            Bakü petrollerini elinden bırakmak istemeyenler, bir taraftan nefes dahi almakta zorlanan Ermenistan’ı daha devlet olma çabasındaki Azerbaycanlı kardeşlerimizin üzerine saldırtmıştı. Amaç tamamen ekonomikti. Maalesef ki kurumlarını yeni oluşturma gayretindeki kardeşlerimiz bu saldırılarda büyük zayiatlar verirken yeterli cevabı verememişlerdi.

            Bugün Karabağ kısmen de olsa azadlığa kavuşmuştur. Yine emperyalistlerin kışkırtmasıyla azan Ermenistan durduk yerde saldırmıştır.Bu saldırıda hedef sadece Azerbaycan değil, Türkiye de hedef alınmıştır. Ama artık Azerbaycan’ın ordusunun kurulduğunu, ciddi eğitim aldığını ve tam donanımlı olduğunu hesaba katmadılar. Perişan hale gelen Ermenistan teslim olurken, tarihte muhteşem Hazar devletinin mirasını barındıran bu topraklar, 200 sene üzerine tekrar bir zafere tanık olmuştur.

            Bazıları savaş sonrası yapılan anlaşmayı eleştirebilir, doğrudur, belki daha iyisi yapılabilirdi. Ancak tarihi süreci inceleyip zaman içinde daha iyisinin yapılacağından şüpheniz olmasın. Dünyada tek başımıza yaşamadığımızı unutmayalım. Ne kadar güçlüysen o kadar sözünün geçtiğini bileceksin. Bu güçlü olmanın temelinin de ekonomi olduğunu hepimiz biliyoruz.

            Türkiye’nin güçlü olması ekonomisinin güçlü olmasına bağlıdır. Ekonomik anlamda güçlü olmanın yolunun da Türk birliğinden geçtiğini bütün dünya biliyorken bizim kulağımızın üzerine yatma lüksümüz yoktur. Hele başka başka beynelmilelci zihniyetlerden, Türk devletinin kontrolünde olmadığı sürece,  tarih boyunca zerre fayda göremedik. Ümmetçilik, İslamcılık gibi içi boş, hamaset dolu maceraların peşine takılmak iyi bir şey olsaydı, Abdülhamit koca imparatorluğu dağılmaktan kurtarırdı. İstisnasız tüm siyasi İslamcılar İngiliz kontrolünde, İslamcı terör örgütleri de ABD’nin kontrolündeki yapılardır. Bunlar geldikleri noktada yarın da sana her türlü fenalığı yapmaktan çekinmeyecektir. Tek şartları; ağa babaları istesin yeter!

            Milletimizi ve devletimizi güçlendirip, hem ümmeti hem de tüm insanlığı huzura ve mutluluğa kavuşturabiliriz. Gerisi emperyalizme kölelik veya maşalık etmektir.

            Yaşasın azadlığa kavuşmuş Karabağ, yaşasın Azerbaycan, yaşasın büyük Turan Ülküsü.