Yine deprem oldu, yine canlarımız gitti ve hamaset nutukları atılmaya başlandı.

   Deprem bir doğa olayıdır ve doğa için de çok faydalıdır. Enerji açığa çıkarken toprak harmanlanır, yeni su ve mineral kaynaklarına kavuşuruz.

   Deprem kimseyi öldürmez, öldüren insanların kendi elleriyle yaptıklarıdır. Fay hattı denen yerleri, çok ihtiyacımız da olduğundan, tarım arazilerine döndürsek zarar mı ederiz? Hem canları kaybetmeyiz hem de ekonomiye büyük katkı sağlarız.

   Sanki topraklarımız yetmiyormuş gibi denizleri dolduruyoruz, üzerlerine rant uğruna binalar kuruyoruz. En ufak sallantıda da zarara uğruyoruz. Doğa ile mücadelede edersek o da gereğini yapar, insanın inşa etiğini yutuverir.

   1980’ lere kadar ülkede, hele İstanbul’da kaçak yapı denen şey yoktu. İskan, oturma izni demektir. İskan alınmadan bir bina, ne kadar projelere uygun yapılırsa yapılsın, asla kimse oturamazdı. Oturmaya teşebbüs edene de ciddi cezalar verilirdi. Kenan Evren denen zat ve devamı olan kitlenin icraatlarıyla, adeta iskanlı bina kalmadı gibi bir hal aldı. Neyse ki büyük Marmara depremi sonrası biraz tedbirler arttırılarak kısmen önüne geçilmeye çalışıldı fakat bu sefer de rant gündeme girince sıkıntılar katlanarak devam etti. Tamamlanmamış binalara iskan verildiği bile oldu.

   Her ne kadar 100’den fazla insanımızı kaybetsek de, şayet bir takım önlemler alınmamış olsaydı, herhalde bu rakam binlerle ifade edilirdi. Bu elbet yeterli değil. Japonya’da 8 şiddetindeki depremde kimse ölmüyorsa, benim insanım da en az Japon kadar kıymetli görülmek zorundadır.

   Millet olarak zor zamanlarda her daim bir araya gelmesini bilmişizdir. Doğal afetler de öyledir. Bilerek veya cahilliğinden aykırı ses çıkartanları sinek vızıltısı gibi görün. Onlar pislikte yaşamaya alışkındırlar. Temiz sofralara da konarak yemekleri murdar etmeye çalışırlar. Bunları pisliklerinde boğulmaya terk etmeliyiz. Milletimizde tefrikaya yol açmaya çalışan herkese karşı tedbirli davranmak lazım.

   TV kanallarında rant uğruna, deprem programlarında, uzmanım diye ahkam kesen, milletin anlamadığı kelimeleri kullanarak aklını karıştırıp moralini bozanlara da haddini bildirmek lazım. Ne yapılması gerektiğini milletin anladığı Türkçe kelimelerle anlatanların haricindekileri dinlemeyin. Bu işlerin sonunun neler olduğunu 1999 depreminde gördük. Nasıl araziler birileri tarafından bu psikolojik taktiklerle talan edildi, unutmayın.

   Geçmiş olsun güzel İzmir, Rabbim milletimize böyle bir felaketi daha göstermesin.

                                                                                Av. Hakkı KURTULUŞ