"Ölürsem, benim resmimi de asarlar mı ?" diye sormuşsun arkadaşına.

Astık yiğidim.

Uçan kuşlar bile aşina Turan bakışlarına.

İsmini kazıdık aslanım, yeni doğmuş bebeklerin bile akıllarına.

BİZİM ÇOCUKLAR'ın en yakışıklısı, düşlerime giriyorsun bazen.

Tanrı Dağı'ndan "Tekbiiiirrrr" diye haykırıyorsun sen ve 5000 yiğit "Allahu Ekber" diyor ardın sıra.

Gözlerin kısık, kirli sakalların nur yüzünde, dudaklarında ki o mağrur tebessümle gülümsüyorsun bizim gibi zavallılara. "Neyin kavgasındasınız ey gafiller, cennet kokuyor bu dava" diye.

Üşüyoruz Üşüyoruz

Vazgeçişlerimiz,saçımın telinden tırnaklarımın ucuna kadar titretiyor beni. Senin giremediğin sınavların, bizim sırf korktuğumuz için söylemekten vazgeçtiğimiz cümlelerimiz geliyor aklıma. Kendimden bile soğuyorum o an.

Elinde megafonla meydan okuyuşun, vazgeçmeyişin, beyaz gömleğin, deli akan kanın, kahpece yere akıtılan mübarek kanın.

Ahhh Fırat'ımm, hani sen koca bir ülkeyi sırtına alıp meydan okumuştun ya o gün de kahpelere ve sen meydan okuduğun kahpelerce ama onlara inat MERTÇE düşmüştün ya yere. Öyle ağırmış ki şehadetin, ağır gelmişti yüreksiz omuzlara ve öyle ağırdı ki mübarek bedenin ağır gelmişti orada bulunan polis otolarına bile.

Ilgıt ılgıt akan kanınla abdest almıştı vatan toprağı yine. Cihan taşıyamazdı ya bu şehadeti, biz taşıdık, kutlu şehadete aşikar gönüllerce.

Bilirim, yine gelsen yine kırarsın polise kalkan eli MERTÇE !

Yiğidimmm, aslanımmm, şiirim, ömrü az ismi ölümsüz olanımm.

Titriyorum ismin geldikçe aklıma, yorulunca utanıyorum. Sonra kalkıyorum ayağa ve tüm ruhumla haykırıyorum ;

BU ALEMDE, VERMESİN BİZE TANRI RAHAT.

SAĞ YANIM BOZKURT BENİM,

SOL YANIM FIRAT !