Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın eski danışmanlarından Sabahattin İsmail sonsöz.net sitesinde yer alan yazısında adadaki dikkat çeken yaşananları anlattı.

İsmail, “Rum yönetiminin 95 Türk’ü tutuklama kararı savaş ilanıdır” dedi.

“İşgalci, ENOSİS’çi, hakimiyetçi, hegemonyacı, ırkçı Rum yönetimi iyice kaşınmaya başladı. Boyuna posuna bakmadan, 90 milyonluk dev Türkiye’nin güvencesi altındaki KKTC ‘ye kafa atmaya kalkmaktadır. “Eceli gelen köpek cami duvarına işermiş … ” Rum yönetiminin, sözde “Rum mülklerinin satışına aracı oldukları” ve sözde “Rum mülkleri üzerinde inşaat yaptıkları” gerekçesiyle, 95 KKTC vatandaşı ve KKTC’ye yatırım yapan bazı yabancılar aleyhine tutuklama kararı çıkarması, tam da bu deyişimize uygundur.. Rum yönetimi, bir yandan görüşme isterken, diğer yandan da ambargo ve izolasyon uygulayarak diz çöktürmeye çalıştığı Kıbrıs Türk Halkına yönelik siyasi ve ekonomik bir saldırı başlatmıştır. Yaptığı, açık savaş ilanıdır, böyle değerlendirilmelidir.

Korkacak bir durum yoktur. Aldığı bu saldırgan kararı onlara yedirecek birçok imkana sahibiz… Yeter ki, KKTC ‘yi yönetenler şimdi sergiledikleri korkak, şaşkın, aciz, edilgen ve çaresiz tavırdan kurtulup bunu bir SAVAŞ İLANI olarak değerlendirsinler, yaratıcılıkla caydırıcı karşı önlemler üretsinler ve cesur kararlar alsınlar… Yeter ki, panikleyip, geri adım atmasınlar, savunmaya geçmesinler, bu provokatif saldırıya, karşı saldırıyla yanıt versinler… Avukat Akan Kürşat’ın İtalya’da tutuklanmasından sonra, Cumhurbaşkanı ve hükümetin, cesur kararlar alıp almayacaklarını, karşı saldırıya geçip geçmeyeceklerini görmek için 3 hafta bekledim, bir yorum yazmadım.

Ne ki arada geçen 3 haftadan fazla bir süreye karşın, hakim olan suskunluğu, şaşkınlığı, paniği ve ne yapacaklarını bilmeyişlerini gördüğüm için, daha fazla susmanın gereksiz olduğunu düşündüm ve izlenmesi gereken strateji konusundaki görüşlerimi paylaşmaya karar verdim.

RUM’UN İLK DEFASI DEĞİL

Tüm Kıbrıs’ın kendi malları olduğunu sanan hakimiyetçi, hegemonyacı, yayılmacı, ırkçı Rum yönetiminin, KKTC’nin meşruiyetine, hukukuna, anayasal varlığına, ekonomisine, tapularına yönelik bu aşağılık saldırısı ilk değil. Geçmişte de bazı Kıbrıslı Türkler ve KKTC’de yatırım yapan yabancılar aleyhinde tutuklama kararları çıkardılar…. ABD, İngiltere ve Rusya’nın kendi vatandaşlarına yönelik “KKTC’den mülk almayın” şeklinde çağrılar yapmasını sağladılar. Ne ki KKTC ‘ye güvenen yabancıların yatırım yapmalarını önleyemediler. Kararlı ve cesur olursak yine önleyemeyecekler.

GEÇMİŞTEKİ KARARLAR

Bu bağlamda Rum yönetiminin geçmişte çıkardığı tutuklama kararlarından bazılarını anımsatayım:

1- Gazimağusa’da HURMA RESTORAN sahibi Hüseyin Çağıner aleyhine Rum mülkünü kullandığı gerekçesiyle 2005 yılında alınan tutuklama kararı

2- Levantine Property Company Ltd adlı şirketin sahipleri İngiliz vatandaşları Michael Hunt (Mobilya şirketi sahibi), Terence Wilkins, Paul Wilkins (baba-oğul), Ian Gordon (emlakçı) ve Ian Smith (emlakçı) aleyhine 2005 yılında alınan tutuklama kararı

3- İngiliz/KKTC vatandaşı Garry Robb aleyhine eski Rum mülkleri üzerinde inşaat yaptığı gerekçesiyle 2007’de alınan tutuklama kararı.( İngiltere’nin 2011 yılında Gary Robb’u Rum yönetimine iade etmesi nedeniyle yargılanıp 10 ay hapse mahkum edilmiştir)

4- Garry Robb’un Avukatları olan ve inşaat işleriyle de uğraşan Av.Talat Kürşat ve oğlu Akan Kürşat aleyhine 2007’de çıkarılan tutuklama kararları. (Akan Kürşat 2023’de İtalya’da tutuklanmıştır. Güneye iade edilip edilmeyeceği önümüzdeki günlerde belli olacaktır)

6- Gazimağusa’daki eski bir Rum mülkünü “işgal ettiği” iddiası ile Gazimağusa DP milletvekili, Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu, eşi Çiğdem Ataoğlu ve kızı Cansu Ataoğlu aleyhine 2019 yılında açılan hukuk davası. Rum mahkemesi dava tebligatı sorununu aşmak için, e-mail ile tebligat yapılmasını geçerli sayma kararı almıştır. Böylece birçok Rum tarafından KKTC’de yaşayan Türk ve yabancılara dava açma, davayı gıyaplarında ileri götürme, tek yanlı karar çıkarma, hüküm alma ve tutuklama kararlarını AB ülkelerinde uygulama yolunu açtılar)

BAŞKA KONULARDA DA

Rum yönetimi, başka konularla ilgili olarak da TC-KKTC vatandaşları aleyhine tutuklama kararları çıkarmış, ancak hayata geçirememiştir.

O kararlar da şöyledir:

1- Doğu Akdeniz’de sondaj yapan FATİH sondaj gemisinin 25 mürettebatı için AVRUPAİ tutuklama kararı çıkararak sondaj faaliyetlerini engellemeye çalıştılar

2- 1996 yılında Derinya’daki sınır delme eylemleri sırasında çıkan olaylarda hayatlarını kaybeden 2 Rumun öldürülmesini emrettikleri iddiası ile dönemin KTBK Komutanı Hasan Kundakçı Paşa, Polis Özel Harekât Birliği Komutanı Erdal Emanet ve 2 KKTC vatandaşı aleyhine çıkardıkları tutuklama kararı

HANGİ ADIMLAR ATILMALI?

Rum yönetiminin bu saldırgan tavrına karşı KONTROLLÜ KRİZ YÖNETİMİ uygulamasına geçilmelidir. Yani saldırganlıklarının üstüne gidilerek kriz tırmandırılmalı ve krizin sonuçları onların üstüne yıkılarak siyasi kazanç elde edilmelidir.

Yarınki yazımda açıklayacağım güçlü siyasi argümanlarla vereceğimiz kararlı yanıtlara karşın, Rum yönetiminin tutuklama kararlarını ısrarla hayata geçirmesi, saldırılarını ve savaş ilanını tırmandırması halinde MÜTEKABİLİYET İLKESİ gereği, MİSİLLEME yapılmalı ve şu karşı adımlar kararlılık ve cesaretle atılmalıdır:

1- Tutuklama kararlarının iptal edilmemesi halinde, hiçbir Rum yetkilisi ile doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, çözüm konulu diyalog kurulmayacağı ilan edilmelidir

2- İki toplumlu komitelerin ve iki toplumlu etkinliklerin askıya alınacağı açıklanmalıdır

3- BM Genel Sekreteri’nin yeni atanan şahsi temsilcisinin öncelikle bu saldırganlığı durdurması talep edilmelidir. Tutuklama kararı iptal edilene kadar kendisi ile Kıbrıs sorunu konusunda görüşme yapılmayacağı bildirilmelidir.

4- Tutuklama kararları iptal edilmezse, Rum siyasilerle ve 50 yıldır Türk mülklerini işgal eden, ekip biçen, Türk arazileri üzerinde inşaat yapan, o inşaatlara izin veren, Türk evlerinde oturan, köylerimizi yakıp yıkan, o dönemlerde Rum hükümetlerinde ve ordusunda görev alan, toplu katliam yapan, sivil Türkleri öldüren Rumlar aleyhine tutuklama kararları çıkaracağımız ilan edilmeli ve bunun için gerekli istihbarat çalışması başlatılmalıdır.

5- Türk Halkına saldırdıkları, katlettikleri, köylerimizi yakıp yıktıkları, mülklerimizi işgal ettikleri ve ortak devlet Bütçesinde hakkımız olan paraya el koydukları için SAVAŞ TAZMİNATI talebimiz gündeme getirilmelidir.

6 Tutuklama kararı iptal edilmezse, çözüm olacak hayali ile 15 yıl önce durdurulan EŞ DEĞERDE MÜLK dağıtımı yeniden başlatılmalıdır. Eşdeğer mülk alamayan Güney göçmenlerinin puanları ile mücahitlik puanları bu çerçevede sıfırlanmalıdır 7 Rum saldırısının amacına ulaşmasını önlemek ve zarar görecek inşaat sektörünü ayakta tutmak için ;

A Derinya, Karpaz ve Güzelyurt bölgelerinde toplam 10 bin konutluk sosyal konut projelerine derhal başlanmalıdır.

B Evsiz gennçlere konut yapmaları için arsa dağıtımları hızlandırılmalıdır.

C Yurt dışında yaşayan KKTC / TC vatandaşlarının KKTC’den tatil konutu almaları için uygun şartlar ve teşvik projeleri hazırlanarak büyük bir kampanya düzenlenmelidir.

D- Tutuklanmaktan korkup KKTC ‘de yatırım yapmaktan vaz geçecek üçüncü uyrukluların yerine, daha çok TC vatandaşının KKTC ‘de mülk almaları için özel teşvikler ve özel inşaat projeleri geliştirilmelidir . Anavatandaki kardeşlerimizin diledikleri kadar konutu almaları serbest olmalı ve konut alanlara SINIRSIZ İKAMET İZNİ verilmelidir.

Karabağ'daki Rus Barış Gücü tıpış tıpış gidiyor Karabağ'daki Rus Barış Gücü tıpış tıpış gidiyor

E- Türk vatandaşlarının KKTC’den alacakları mülkler için TC Bankalarının uzun vadeli düşük faizli kredi vermesi ve KKTC tapularının “sınıflandırma yapılmadan” İPOTEK KABUL EDİLMESİ sağlanmalıdır. Rum saldırısı, yabancılar yerine Türk nüfusun adaya getirilmesi ve adadaki Türk nüfusun artırılması için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir)

8- KKTC kıta sahanlığı içinde Rum yönetimi adına sondaj yapacak olan yabancı şirket yetkilileri, çalışanları ve ihale açan Rum yetkililer hakkında tutuklama emirleri çıkarılmalıdır

9- Rum yönetiminin yapacağı her tutuklamaya yanıt olarak Maraş’ın bir mahallesi yerleşime açılmalıdır.

10- Tutuklanacak olan kişilerin serbest bırakılmaması halinde, özellikle turizm mevsiminde Türk askerinin Pile köyüne inip bölgeyi kontrolü altına alacağı, yaşanacak gerginlik sonucu, en büyük gelir kaynakları olan TURİZM SEKTÖRLERİNE BÜYÜK BİR DARBE VURULACAĞI duyurulmalıdır.

11- Savaş ilanı anlamına gelen 95 Kıbrıs Türkünü tutuklamaları halinde, bunun bir “CASUS BELLİ’ sayılacağı ve Garantörümüz Türkiye’nin savaş gemileri tarafından Limasol- Larnaka limanlarına abluka uygulanacağı açıklanmalıdır