23 Nisan 1920’de ilk Meclis kurulduğunda; Kuva-yi Milliye güçleri, bir yandan harp cephelerinde mevzilenmiş düşmanlar ile savaşırken diğer yandan da millet ve egemen olabilme bilincinden mahrum asi güçler ile çatışmak zorunda kalıyordu. Bağımsız ve egemen bir millet olabilmenin bedelini cephede düşman ile savaşarak, içeride hain asiler ile çatışarak ödeyip ilk meclisi kuran irade Türk Milletini Etrâk-ı bî idrâk kimliğinden egemen bir millet kimliğine kavuşturmuştur.
23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk Milletinin kendi iradesiyle yeni bir devlet kurduğunun ilanıydı. Yaklaşık bir yıl sonra, 30 Haziran 1921 tarihinde Milli Mücadele döneminde, Kurtuluş Savaşı’nda öksüz ve yetim kalan çocukların korunması ve yetiştirilmesi amacıyla Ankara’da bu günkü adı Çocuk Esirgeme Kurumu olan Ankara Himaye-i Etfal Cemiyeti kurulmuştur. Kurulan bu cemiyet Yeni Türk devletinin sosyal devlet olarak kamusal yükümlülüğe sahip olduğunun, çocuklarımızın ise geleceğimizin teminatı olduğunun önemli bir göstergesidir. 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “23 Nisan, Türkiye için milli tarihin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bugün, bir cihan husumete karşı kıyam eden Türkiye halkının Türkiye Büyük Millet Meclisini vücuda getirme hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.” Diyerek 23 Nisan’ın önemine dikkat çekmiştir.
Bu kutlu iradenin yaktığı bağımsızlık ateşinin yakıldığı gün ilk ulusal bayramımız olma özelliğini de taşımaktadır. 
1921'den itibaren "23 Nisan Millî Bayramı" 
1927'den itibaren “Çocuk Bayramı”
1935'den itibaren "Hâkimiyet-i Milliye Bayramı", 
1981’den itibaren ise "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" 
Adı altında bir asırdan bu yana coşku ile kutlanılmaktadır.
Ancak, 104 Yıldır egemen bir millet olarak yaşamanın bedelini fazlasıyla ödemiş olan Türk Milletinin bugün geldiği nokta ise Yerel Halk statüsüne kadar indirgenmiştir.
Kuşkusuz, ekonomik istikrarsızlığın baş gösterdiği, üretimin sekteye uğradığı, paramızın değer kaybettiği dönemlerde ne olduğunu Düyun-u Umumiye’den biliyoruz!  Bugün geldiğimiz noktada ise 1881-1923 yılları arasında yaşanan sürece benzer bir süreç yaşatmaya çalışan, devletin işleyen çarkında taş vazifesi gören zavallıların olduğunu görüyoruz! 
Küresel Emperyalizmin tavsiye ve talimatları doğrultusunda, ülkemizi mülteci kampına dönüştüren, ekonomik istikrar ve huzur ortamını bozan, terör ve terör sevicilere çanak tutan, Nil’den Fırat’a büyük İsrail devleti hayali ile yanıp tutuşan hayalperestlerin hemen sınırımızda bir terör devleti kurma gayretlerini görmezden gelen zihniyetin akıbeti hüsrandır!
Kanı ile canı ile bağımsızlığını elde etmiş olan Türk Milletinin egemenliği, kapitalist sistemin emperyalist güçlerinin sağladığı kredinin teminatı mahiyetinde yerel halk statüsüne indirgenemez! Türk Milleti, Karanlık odalarda kurulan kirli tezgahları yıkmaya, asileri mevzilerinden çıkarıp kovalamaya dün olduğu gibi bugün de muktedirdir! 
Tüm bu yaşanan olumsuzlukların bertaraf edileceği, Türk Milleti’nin ilelebet egemen bir millet olarak devletsiz kalmayacağı inancı ile “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlu olsun. 

Saygılarımla,