Geçenlerde Anadolu’nun önemi adına yaptığımız vurguya, bazı arkadaşlardan itirazlar gelir gibi oldu.  

  “Şimdi; Rusçuluk,Çincilik ve Amerikancılık hastalığına yakalanmış beynini kiraya vermiş her kim ise bedenini de icara vermiştir.Nato’cu,Avrasya’cı,şucu bucu olunmaz ama, ANADOLU’cu olunur! “demiştim…

   Kanaat ederim bazı arkadaşlarımız Rahmetli Nurettin Topçu’nun “ANADOLUCULUK” fikriyle özdeş tutup eleştirdi.Haklıdırlar ve fakat benimde hem rahmetliyi anma adına hem üzerinde yaşadığımız mübarek Anadolu’nun önemine binaen üç beş kelamım olsun.Bu yazılar aslında okuyucu ile bir dertleşme ve hasbıhaldir.Kalem ve kelamın sahibinin, öyle boyalı badanalı,renk cümbüşü ulusal basın köşe yazısı veya makale hevesi yoktur.Küfür kafir harici her eleştiri başımızın üstündedir.

  Nurettin Topçu …

  Rahmetli Nurettin Topçu, bizim yitik değerlerimizden, eserleri de, kendiside unutulmuşa benziyor.1909 İstanbul doğumlu. İlköğretim sonrası İstanbul Erkek Lisesinden mezun olunca (1928) çok heveslisi olduğu Felsefe öğrenimi için Fransa’ya gidiyor.Fransızcayı hallettikten sonra Strasburg üniversitesine geçerek felsefe öğrenimi görüyor.Ahlak kurlarını tamamlayıp,sanat tarihi lisansı yapıyor.Aynı dönemde gurbette olan Remzi Oğuz Arık,Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Ömer Lütfü Barkan gibi değerler ile yol arkadaşı,Paul Masignon ve Mauric Blondel gibi ünlü düşünürlerin öğrencisi ve aynı zamanda onların Türkçe öğretmeni.Avrupa’ya Tahsile giden Türkler arasında ahlak üzerinde çalışan tek öğrenci ve Sorbonne’da felsefe üzerine doktora veren ilk Türk.
  Geçenlerde Yine rahmetli Doç Dr Emin Işık hocadan Topçu ile alakalı bir kitap okudum.Emin hoca,Topçu’nun öğrencisi. Doktora tezi sırasında olanları anlatıyor. Salon ağzına kadar dolu. Alkışlarla tezini bitiriyor. Kendisine “Sorbonne’da kal” teklifine “hayır ülkeme hizmet  edip, öğrenci yetiştireceğim” diyor, Avrupa ve Amerika seyahati tekliflerini geri çevirdikten sonra, üniversite yönetimine bir ricada bulunuyor; “mademki başarılı oldum o halde 24 saat boyunca Türk bayrağını Sorbonne gönderinde dalgalansın” fikri kabul görüyor ve bir kereye mahsus olmak üzere 24 saat boyunca bayrağımız Paris semalarında dalgalanıyor.

  Önemli mi?

 Bana göre önemlidir. Göreceli mesele.

Ülkeye dönüş ve hizmet yılları

  Topçu’nun Mekteb’i Sulatani yani Galatasaray lisesi yıllarındaki öğretmenliği sonrası çok sıkıntılıdır. Sürekli sürgün yemiş, Denizli, İzmir, Vefa ve Haydarpaşa liselerinde muallimliği devam etmiş ve ilerleyen yıllarda Henry Bergson teziyle Doçent olmuş ancak, Üniversite akademik hizmeti sınırlıdır ve profesör yapılmamıştır.
  Topçu, coğrafya olarak Anadolucudur. Bu fikrin ben tarihselliğine rastlamadım. Niye olsun ki? Zaten tarihçi değil felsefecidir. Selçuklu ve Osmanlı tecrübesinden istifade eden buradan geniş ve belirleyici olarak İslam ve özellikle tasavvufa intikal eden, Batı dünyasına ve insanlık tecrübesine uzanan bütüncül bir düşünce dünyası vardır. Kendisinden önce başlayan Anadolu milliyetçiliğini İslam merkezli bir yoruma taşır. Bunu yaparken Turancılığı, ırkçılığı ve topraktan tamamen kopuk İslamcılığı tenkit eder. Burada özellikle Turancılık konusundaki fikirleri ben dahil epeyce eleştiri alır. Zamanın ruhumuydu bu? Bilmiyorum,yoruma açık.

  Türkiye’nin Amerikan sempatizanlığına doğru kaydığı CHP ve Demokrat Parti döneminde İslam ve Anadolu Sosyalizmini savunur. Topçunun Sosyalizm fikri iktisadi değil, adalet ve eşitlikçilik üzerinedir. Yani Sosyalizm anlayışını ekonomik sistem tercihi olmaktan ziyade bir hak ve ahlak meselesi olarak değerlendirir. Osmanlının son yıllarında askeri okullarda kimlerin Tolstoy’un Fransızcaya çevrilmiş sosyalist eserlerini okuduğunu şimdi yazmayalım, yeni başlık açılır konu uzar. Kaldı ki bende Tolstoy hayranıyım bunda yüksünecek bir şey yok. Zamanın da Bolşevizm’den etkilenmeyen mi vardı? Liberaller ve Kapitalistler hariç elbette…

   Topçu 1950’li yıllarda Türk milliyetçiliğinin antikomünistlik ve Amerikan kapitalizmi taraftarlığı ile paralel hale gelmesine de çok tepki göstermiş ve bu minval üzere olanları “doktrinsiz ve kanaatsiz bezirganlık” olarak nitelendirmiş ve suçlamıştır. Ha bu satırlar çok önemlidir, çok. Amerika’nın kucağına oturduğumuz yıllardır. Burnumuz kanamıştır, halâda kanamaya devam ediyor.60 ihtilalinde rahmetli ve arkadaşlarının sonrası 12 eylül de başımıza gelenlerin işarı o yıllardır.Sebep olanların ateşi bol olsun…

  Topçu’nun  bizim cenah üzerindeki en önemli etkisi kanaat ederim ahlak felsefesi temeline oturttuğu isyan ahlakı ve isyan kültürüdür. Bugün bile “ya hu kardeşim şu iş yanlıştır, şu doğrudur, şu da eğridir, şurada adaletsizlik var” benzeri fikirlerde ve isyanımızda rahmetlinin ciddi manada katkısı vardır. Ben şahsen eserlerinden bereketlendiğimi söyleyebilirim. Nurettin Topçu’nun hayatı ve bibliyografyası tastamam 80 sayfa tutuyor. Yazdığı makale sayısına bakmadım, çıkardığı dergi ve tebliğler, mektuplar ve yayımlanmış 8 eseri mevcuttur. Felsefeye ve yazdığı döneme meraklı arkadaşlar için Topçu sadece bir kaynaktır ama önemlidir. Bu değerler düşünce dünyamıza bir ışıktır. Hata ve kusurları, eleştirilecek yönleri elbette vardır, olmalıdır.
   Her şeyi zaten bilemeyiz ancak kadir ve kıymet bilmek bir erdemdir.Nurettin Topçu hocayı da böyle değerlendirelim.1975 nisan ayında hastalanır ve aynı yılın temmuz ayında rahmetli olur.
Allah rahmet eylesin…

Anadolu...

  Bu isimle özdeş fikirlerle yola çıkınca, üzerinde yaşadığımız toprakların ehemmiyetine de vurgu yapmadan olmuyor(Esasen ciddi konulara yazı kapsamında başlık atmanın zorluğunu da  yeni öğrendim.)Geniş ve zengin konuları bir yazıya sığdırmak zor hakikaten.Bu coğrafya sayısal matematik verilerini alt üst edecek kadar zengin bir geçmişe sahip.Uygarlığın beşiği mi?

“İnsanlık tarihin ikinci dönüm noktasına,uygar toplum denilen becerikli ve karmaşık toplumların ortaya çıkışıyla ulaşıldı.İşte bu noktada Ortadoğu’nun önceliği tartışma götürmez.İnsanlığın en eski uygarlıkları Dicle-Fırat ve Nil vadilerinde İ.Ö 3500 dolaylarında gelişti.Çok geçmeden onları İndus vadisi (Pakistan) izledi…İ.Ö 8000 ile 6500 arasında Mezopotamya’nın kuzeyindeki ve doğusundaki dağlık bölgeye yerleşmiş birkaç topluluk bitkileri ekip biçerek ve hayvanları evcilleştirerek” …(Yazar isim açmamış,bahsettiği uygarlık Sümerlerdir.Mesele Göbeklitepe ile güncellenir mi bilmiyorum
(William H.McNeill. Dünya Tarihi. sayfa 20/40)


Anadolu medeniyetleri…

    Üzerinde yaşadığımız topraklar birçok uygarlığa ev sahipliği yapacak kadar tarihi zenginliğe sahiptir. Her ne kadar Arkeoloji ve tarih bilimi biraz sonra isimlerini sayacağımız medeniyet ve uygarlıkların birinci sırasına Sümerleri koymamışlarsa bile Mezopotamya’nın güney ucunda yerleşik Sümerler Anadolu’nun ilk uygarlığı sayılmalıdır. Zira buralar Anadolu’nun devamıdır, ön Asya’nın bir parçasıdır. Rahmetli Süleyman Nazif’in Ortadoğu’da İngilizlerle cebelleştiğimiz sıralarda “vallahi Musul’u verirsek yarın bizden Trabzon’u isterler” dediği meselenin gerçeklik payı, bizim doğu Karadeniz sahillerinin Potamya ismiyle anılmasıdır. Mezopotamya/Potamya…Bu isimlerin nereden geldiği ne mana ihtiva ettiği tartışmalıdır.
    Mezopotamya’nın önemine ilişkin onlarca başlık var.Başka bir yazıda Siyon’un dünya krallığı meselesini, Babil ve Necefli maşrapayı ve elbette Sümerleri,kaleme almalı.Bu saydıklarımız nereyi mi işaret ediyor? Tastamam Fırat ve Dicle havzasını, bizi yani Anadolu’yu

 Hallan,Hacılar,Çatalhöyük,Gavurkale,Yumruktepe,Köşkhöyük,Aslantepe,İkiztepe,Canhasan,Erbaba,Limantepe,Beycesultan,Soshöyük,Değirmentepe,Tülintepe,Ilıpınar,Tilkitepe,Norşuntepe,Karaz,Kumtepe,Aşıklıhöyük,Çatalhöyük,Adıyaman/Nemrut ve nihayet GÖBEKLİTEPE (Urfa) Ortaya çıkarılar tarihsel medeniyet kalıntıları hepsi Anadolu’ya ait,buranın,bu toprakların.

SÜMERLER’ (M.Ö 4000-2000)

  İlk yazı ve astronomi onların,kendilerine has alfabe,İlk hukuk devleti sayılıyorlar.Örgütlü tarım ilk kez onların döneminde gerçekleşiyor. Bu konu ile alakalı meraklı arkadaşlar,Muazzez İlmiye Çığ,Prof.Dr Bahaeddin Ögel ve Prof. Dr. Veysel Donbaz (ölü dillerin tercümanı/çoğumuz bilmeyiz)hocaları takip edebilirler.Bilgi hazineleri diyebilirim.Şaşırtıcı derecede Türk/Sümer yakınlığını bulacaksınız.Efendim,Türk tarihini sadece Osmanlılardan ibaret sayıp gerine gerine “Osmanlı torunuyum” diyenlere peki madem öyle “Osmanlı kimin torunuydu?” diye sormadığımızı mı zannediyorsunuz! Adam devekuşu yumurtası büyüklüğünde yumurtluyor.Mabadının çapından haberi yok.Düpedüz tarih fukaralığı.

  Sümerlere kısaca değinmemizin sebebi; 1071 Malazgirt muharebesidir.Sanki Anadolu’ya bu tarihte işgalci olarak gelmişiz de burada öylece kalmışız gibi bir çıkarım sunuyorlar, bu doğru değil.Bu bir dayatmadır.Anadolu’daki varlığımız milattan öncelere gidiyor.Zannederim mezkur konu yakın zamanlarda yine masaya yatırılır.Tapusu bizimdir Anadolu’nun.Bundan sonra da bizde kalmaya bizim olmaya devam edecektir.Tarih, bu konuda çok hevesli olanların usulca defolup gittiklerini yazıyor!


TRUVA (M.Ö 3000…!), HİTİTLER (M.Ö 2000-600), FRİGYA (M.Ö 1200-676) İYONYA (M.Ö 1200-546), LİDYALILAR (M.Ö 700-546), URARTULAR (M.Ö 844-590)

 Med’ler var,Pers’ler var,Araplar var,Büyük(!) İskender var,Bizanslılar var.İrili ufaklı derebeylikler var.Sonra sıra Selçuklulara, arkasından Osmanlılara gelir.Görüldüğü üzere uzun ve kısa sürelerle mübarek Anadolu misafirperverliği elden bırakmamış nerdeyse dünyanın en zengin medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır.
  Coğrafyanın kader olduğu varsayımı güzel bir tespittir.İbn’i Haldun imzalı bu tez bizim yabancımız değildir.

Efsunlu Anadolu…

Kanaat ederim ki, Anadolu dünya medeniyetler tarihinin en zengini olması yanında en çok savaşın olduğu coğrafyadır.Dünyanın hiçbir bölgesi bu kadar zengin bir savaş tarihine sahip değildir.Hz. İsa öncesi yani milattan önce yapılan bildiğim kadarıyla Truva ve Kadeş savaşı haricinde pek kaynak yok gibi.Varsa da benim bilgisizliğime sayın.Haçlı seferleri esnasında olanlar hem savaşların oluş biçimi hem sonrasında yaşananlar çok dramatiktir,acıdır.

  Pasinler savaşı 1048 Binansa karşı ilk galibiyet ve ilk Türk-Bizans savaşı olması hasebiyle çok önemlidir. Bu savaş “ANADOLU TÜRK HAKİMİYETİNE GİDEN YOLUN ZEMİNİ SAYILIR”.Malazgirt (Sultan Alparslan 1071),Miryokefalon (Düzbel savaşı) 1176 Sultan II Kılıçaslan dönemi,Dorileon I, Dorileon II savaşları çok kanlıdır,çok…İşin garip tarafı Doğudan durup dururken Anadolu ya gelen bir Moğol var,buna da kardeş kavgası mı demek lazım nedir? Baycu Noyan Kösedağ savaşında Gıyaseddin Keyhüsrev’i yener.Anadolu Selçuklular için büyük bir yıkımdır.Bilahare Osmanlı döneminde tarih, Yıldırım-Timur savaşıyla tekerrür edecektir.

  Batı dünyasının Ortadoğu sevdası bizim coğrafyanın civarını da kan gölüne çevirir. Haçlı seferleri sırasında yine bizimle ancak Anadolu dışında Kudüs civarında cereyan eden savaşlar aslında bizim Atabey Nurettin Zengi’nin komutanı olan Selahaddin Eyyubi gibi kahramanlar doğurur.
  Şu Selçuklu tarihine çok kafa yormak lazım. Bizim için çok önemlidir.”Selçuklu mu büyüktür, Osmanlı mı?”diye sorsalar hilafsız Selçuklu derim. Biz epeyce Selçukludan uzak bırakıldık! İşin garibi Selçuklu tarihçi olarak ta öksüzdür. Son yıllarda dizilerden tarih öğrenme sevdasına kapıldık, bu heves bizi allı pullu senaryoların yanlış süslü düzmecelerinin esaretine götürür. Zaten dizi seyri ile öğrenme merakı olanlar hazır lokmacı ve lopçudur.Diziler ahmaklar içindir.Kimse de kusura bakmasın.
   Osmanlı döneminde batı ile kara ve deniz cebelleşmelerini yazmayalım bunu yekünü Anadolu da cereyan eden kurtuluş savaşıdır.

“Esasında dünya milletlerinin her zaman kendi aralarında savaştığı doğudur.ancak Türkler bütün dünya ile savaşmıştır”

   Kubilay Han’ın Japonya seferini de sayarsak; Çinliler,Ruslar,İngilizler, Almanlar,Fransızlar,İtalyanlar,Araplar(İslam öncesi),Yunanlılar,Bulgarlar,Sırplar(Balkanların tümüyle),İspanyollar…
  Venedikliler,Malta ve Rodos şövalyeleri,kendi aramızdaki kardeş kavgaları mesela Dandanakan böyledir.Selçuklu-Gazneli savaşıdır.Mesela Yavuz-Şah İsmail keza böyledir.Fatih- Şah Tahmaz meselesi var.Yine Yavuz’un devirdiği Mısır Memluklüleri var.Timur-Yıldırım.Yani hakikaten dehşet bir savaş tarihimiz var. Zannederim İlber hoca ve Köprülüzade’nin “Türkleri çıkarırsanız dünya tarihini yazamazsınız” demelerinin sebebi budur.Dünya tarihçilerinin benzeri sözleri var.

Anadoluya efsunlu mu demiştik?

  Bu meşhur(!) Büyük İskender var ya ! Gordion düğümünü çözdüğü yer Ankara/Polatlı’dır.
 Kadere bakın ki,Gazi paşa Yunan ordusunu kovmak için karargahını tamda bu noktaya kurar.Kurtuluş savaşı sırasında civar coğrafyalarda vuku bulan hadiseler yine Anadolu ile ilintilidir.1917 Bolşevik ihtilali Anadolu ateşi ile komşudur.Dünya da İngiliz emperyalizmine dikilme seramonileri başlar(Ortadoğu hariç).İsrail kurulur.1947 Pakistan’ın bağımsızlığının kaynağı Anadolu ilhamıdır.İkbal bunu çok güzel özetler.Mesela bizim kurtuluş savaşımız Yunanistan da düzen değiştirir. İngiltere de Lloyd Gorg’un saltanatı yıkılır ve Sir Winston Churchill’in büyük darbe aldığı yazılır çizilir.

  Bununla kalmaz, bilahare Gazi paşanın kurşun asker nitelemesiyle birden bire “Musolini ve Hitler” peydahlanır ve 1923 ten neredeyse 20 sene (II.dünya harbi) sonra, Anadolu’ya arsızca çullanan bütün Avrupa birbirine girer.Amerika dahil.Devamını bekleriz efendim geciktiniz!

  Anadolu çok önemlidir.Civar coğrafyaların tümünde cereyan eden hadiseler Anadolu ile bağlantılıdır.Hepsi öyle midir? Evet hepsi Anadolu ile ilintilidir. Akdeniz,Ege,Karadeniz, Kıbrıs,Adalar,Kafkaslar,Ortadoğu…Hele Güneydoğu Anadolu…

  Sonuç:Anadolu medeniyetler tarihi,coğrafik  ve stratejisi ciltlerle kitaplara konu olacak bir ehemmiyet coğrafyası.Şimdi biz bu topraklarda Anadolucu olmayalım da neci olalım?

 Su yolu boğazlar meselesi son günlerin gündemini oluşturdu.Montrö tartışmaya neden açılır bilinmez.Boğazlar bizimdir.Tapusu bizdedir.Çanakkale ve İstanbul boğazının her iki yakasında bayrağımızın dalgalanması bir şey ifade etmiyor mu?


  Covid belası…
  En son Burhan Kıroğlu ve Lütfü Demirhan’ın gidişine sebep oldu.Hakikaten üzüldük. Allah rahmetler eylesin.”Covid düzmece”dir diyenler sağlık çalışanı yakınlarından hastane yoğun bakımlarındaki durumu sorsunlar.Kanaat ederim ikna olacaklardır.

  Değerli arkadaşlar…
  Bizim önceliğimiz ve farkımız günlük siyasi meselelerin ötesinde değinilmeyen hiç konuşulmayan konuları gündeme taşımamız olmalı.Bu tarz düşünce dünyası geniş arkadaşlarımı takdirle karşıladığımı belirtmek isterim.Siyaset mi? E onu herkes yapıyor gözüm.

Kendinize mukayyet olun.Sağlıcakla kalın.Bayrama kavuşuruz inşallah…

Hayde eyvallah…