24 Nisan'ın gelmesiyle birlikte sözde soykırım tartışma her yıl olduğu gibi yine alevlendi. Milletin vergilerinden Meclis'te maaş alan, seçimlerde milyonlarca lira ödenek alan HDP, bir kez daha Türkiye'nin karşısında durarak sözde soykırımı tanıma ve yüzleşme çağrısı yaptı. HDP'nin skandal bildirisinde, "106’ncı yıldönümünde bu toprakların kadim halkı olan Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırımı, yaşanmış olan büyük felaketi ve insanlık trajedisini yüreğimizde hissediyor, katledilenleri saygı ve rahmetle anıyoruz." gibi skandal ifadeler yer aldı.

 Bu ifadelerin sahibi HDPKK gurubu bilmelidir ki, eğer bu topraklarda soykırım yapılsaydı bugün bu açıklamalar yapılamazdı. Ermenilerin barbarlığı ve vahşiliği yakın zamanda Azerbaycan'da tüm dünyanın gözleri önüne serilmiştir. Buna rağmen Ermeni tellallığı yapan bu alçak gurup, hali hazırda bu devletin bütün nimetlerinden yararlanan nankörler ordusudur. 

BU AÇIKLAMA ERMENİSTAN'DAN DEĞİL HDP'DEN

Türkiye, çok uzun yıllardır Ermenistan'a ve dünyaya sözde soykırım iddiaları için arşivlerin açılması ve tarihçilerin incelemesi çağrısı yapıyor. Siyaset malzemesi için olmayan soykırımı varmış gibi göstermeye çalışan Ermenistan ise bu çağrıya kulak asmıyor. Gerçeklerle yüzleşemeyen Ermenistan, dünya ülkelerinde lobi faaliyetleri ile istediğini elde etmeye çalışıyor.

Ermenistan'ın lobi faaliyetlerine Türkiye'de ise PKK'nın güdümündeki HDP ve ona yakın kuruluşlar teslim olmuş durumda... Öyle ki HDP bugün sözde soykırım ile ilgili bir kez daha skandal bir metin yayınladı. Metinde, Ermenistan'ın dilinden bile daha öteye gidildi.

SKANDAL SÖZDE SOYKIRIM BİLDİRİSİNDE ALÇAK İFADELER

İşte HDP'nin skandal sözde soykırım bildirisi...

Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

7 ilde "Mahzen-32" operasyonu 7 ilde "Mahzen-32" operasyonu

24 Nisan 1915 günü, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 250 Ermeni aydın ve siyasetçi evlerinden alınarak zorla sürgüne gönderildi ve katledildi. Bu tarih, Ermeni Soykırımı'nın başladığı gün oldu. Ermeni halkı, binyıllardır yaşadığı anayurdundan sürülerek, büyük oranda katledildi. Anadolu Hristiyansızlaştırıldı. Soykırım neticesinde mülkiyet ve kültürel varlık kamu iradesiyle el değiştirdi.

Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarladı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaştı.

Ermeni Soykırımı her şeyden önce; insani, hukuki ve toplumsal bir mesele olarak bugün adil bir şekilde yüzleşilmesi ve kabul edilmesi gereken bir meseledir. Bu mesele hem iç siyasi hesaplaşmalara hem de dış siyasetteki politik muhasebe ve konumlanmalara kurban edilecek bir mesele değildir. Bu tarihsel, toplumsal ve insani meselenin, devletlerarası siyasette Türkiye ile yaşanan ilişkilerin ve politikkonjonktürün bir sonucu olarak gündeme getirilmesi kabul edilemez. Ermeni Soykırımı bu topraklarda yaşandı ve adaleti bu topraklarda sağlanmalıd

Ermeni soykırımı, yüzyılın başında devlet içindeki karanlık odakların ve katliamcı çizginin halklara reva gördüğü bir siyasetin sembolü haline gelmiştir. Rum, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi ve Êzidî halklarına reva görülen ve bugün de sürdürülen katliamcı siyasetin şifrelerini ve soykırım mekanizmasının mahiyetini göstermesi açısından oldukça önemlidir. Bu katliam ve kıyım mekanizmasıyla yüzleşmek, Türkiye'nin aydınlık geleceğinin, bir arada ortak yaşamın olmazsa olmazıdır.

106'ncı yıldönümünde bu toprakların kadim halkı olan Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırımı, yaşanmış olan büyük felakMerkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

24 Nisan 1915 günü, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 250 Ermeni aydın ve siyasetçi evlerinden alınarak zorla sürgüne gönderildi ve katledildi. Bu tarih, Ermeni Soykırımı'nın başladığı gün oldu. Ermeni halkı, binyıllardır yaşadığı anayurdundan sürülerek, büyük oranda katledildi. Anadolu Hristiyansızlaştırıldı. Soykırım neticesinde mülkiyet ve kültürel varlık kamu iradesiyle el değiştirdi.

Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarladı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaştı.

Ermeni Soykırımı her şeyden önce; insani, hukuki ve toplumsal bir mesele olarak bugün adil bir şekilde yüzleşilmesi ve kabul edilmesi gereken bir meseledir. Bu mesele hem iç siyasi hesaplaşmalara hem de dış siyasetteki politik muhasebe ve konumlanmalara kurban edilecek bir mesele değildir. Bu tarihsel, toplumsal ve insani meselenin, devletlerarası siyasette Türkiye ile yaşanan ilişkilerin ve politik konjonktürün bir sonucu olarak gündeme getirilmesi kabul edilemez. Ermeni Soykırımı bu topraklarda yaşandı ve adaleti bu topraklarda sağlanmalıdır.

Ermeni soykırımı, yüzyılın başında devlet içindeki karanlık odakların ve katliamcı çizginin halklara reva gördüğü bir siyasetin sembolü haline gelmiştir. Rum, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi ve Êzidî halklarına reva görülen ve bugün de sürdürülen katliamcı siyasetin şifrelerini ve soykırım mekanizmasının mahiyetini göstermesi açısından oldukça önemlidir. Bu katliam ve kıyım mekanizmasıyla yüzleşmek, Türkiye'nin aydınlık geleceğinin, bir arada ortak yaşamın olmazsa olmazıdır.

106'ncı yıldönümünde bu toprakların kadim halkı olan Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırımı, yaşanmış olan büyük felaketi ve insanlık trajedisini yüreğimizde hissediyor, katledilenleri saygı ve rahmetle anıyoruz.