Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Kanal İstanbul’un yapılması, yabancı askerlerin orada konuşlanmasına sebep olmayacaktır” diyerek, Türkiye’den Karadeniz’e geçişte statü değişikliğine yol açmayacağı güvencesi beklediğini ortaya koydu.

Lavrov, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla Antalya’da ortak basın toplantısında iki ülkeyi ilgilendiren konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Lavrov, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yıl içerisinde altı kez telefon görüşmesi yaptığını belirterek, iki ülke ilişkileri açısından yakın zamanda Moskova’da 17’nci Ekonomik Komisyon Toplantısı’nı düzenleyeceklerini ifade etti.

Akkuyu Nükleer Santrali’nin birinci güç bloğunu Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümünde 29 Ekim 2023’te açmayı öngördüklerini açıklayan Lavrov, Türk Akım Projesi’nin kesintisiz işlemesi için de çalışmalara devam edildiğini dile getirdi.

Soru–yanıt bölümünde bir Rus gazeteci, Çavuşoğlu’na, Erdoğan’ın Kanal İstanbul için “İstanbul Boğazı’na alternatif olacağını ve boğazdaki gemi trafiğini azaltacağını” söylediğini belirterek, Montrö Anlaşması’nın hükümsüz kalıp kalmayacağını ve yenilenme ihtimalini sordu.

Çavuşoğlu: "Ne Kanal İstanbul'un Montrö'ye ne Montrö'nün Kanal İstanbul'a etkisi var"

Soruya yanıtında Bakan Çavuşoğlu, “Kanal İstanbul’un ilk köprü temelini attık. O törenle Kanal İstanbul’la ilgili görüşlerini Sayın Cumhurbaşkanımız tüm dünyayla paylaştı. Boğazdan geçen trafik şu an ciddi risk oluşturuyor. İstanbul Boğazı’ndan 25 bin (gemi) maksimum güvenli geçiş kapasitesi varken şu an bu rakam 45 bini geçti ve 2050 yılı hesaplandığında 78 bini aşacak görünüyor. Bu vizyon projeyi hayata geçirmek için artık somut adımlar atıyoruz. Uluslararası şirketlerden de çok ciddi ilgi, talep var. Sizin de sorduğunuz gibi dışarıda da Türkiye’de de tartışmalar oluyor. Yeni açılacak Kanal İstanbul’un Montrö’ye etkisi var mı? Ne Kanal İstanbul’un Montrö’ye ne Montrö’nün Kanal İstanbul’a bir etkisi var. Montrö Anlaşması sadece boğazlardan geçişleri düzenlemiyor, Karadeniz’de kıyıdaş ve kıyıdaş olmayan ülkelerin gemilerinin ne kadar kalacağı, tonajı gibi bunların hepsini düzenliyor. Ayrıca Montrö Antlaşması’nın nasıl revize edileceği ve sonlandırılacağı da yine Montrö Anlaşması’nın içerisinde var. Kanal İstanbul’un inşa edilmesiyle birlikte Montrö’de bir değişiklik olmayacak. Türkiye, bugüne kadar Montrö Antlaşması’nı harfiyen uygulamış bir ülkedir ve imzaladığı anlaşmalara sadık bir ülkedir. İnşallah Kanal İstanbul’u inşa ederek, boğaz trafiğini hafifleteceğiz, ticari gemilerde uzun uzun bekleme süreleri var, patlayıcı madde taşıyan gemilerin geçişine izin vermiyoruz. Tüm bunlar Kanal İstanbul ile birlikte yeniden düzenlenecek. Ama Montrö Antlaşması ile herhangi bir ilgisi yoktur. Zaten Kanal İstanbul bizim iç hukukumuza tabi olacak. Bu bakımdan Montrö Antlaşması’nın Kanal İstanbul’a etkisi olmayacak” dedi.

Lavrov'dan Kanal İstanbul mesajı

Lavrov ise, bugün de kendisine ifade edildiğini belirterek, “Montrö Antlaşması’nın uygulanması konusunda Türk dostlarımızla, meslektaşlarımızla olan etkileşimden memnunuz. Bugün görüşmeler sırasında, Kanal İstanbul’un inşasına ilişkin planların Karadeniz'deki yabancı devletlerin donanmalarının varlık parametrelerini hiçbir şekilde etkilemeyeceğini tespit ettik” diye konuştu. Rus bakan, “Kanal İstanbul’un yapılması, yabancı askerlerin orada konuşlanmasına sebep olmayacaktır” ifadesini kullandı.

Lavrov, ayrıca Türkiye’yle Beşar Esad rejimi nedeniyle görüş ayrılığı içinde oldukları Suriye konusunda “Suriye Arap Cumhuriyeti” ifadesiyle oradaki devlet varlığını vurgulayarak, Ankara yönetimiyle özellikle İdlib eksenli olarak müzakere yaptıklarını aktardı.

Lavrov, Türkiye’nin ABD’yle ilişkilerinde yaptırım ve kriz gerekçesi olan S-400 hava savunma sistemi konusunda ise “Türk dostlarımızın kendi savunmalarını sağlamak amacıyla S-400 Triumf füze savunma sisteminin ilk alayını kullanma niyeti dahil olmak üzere, Türkiye'nin askeri-teknik işbirliğinin geliştirilmesi konusundaki ilkeli tutumunu büyük memnuniyetle karşılıyoruz” ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu ise, ikili ilişkilerde Türkiye’nin turizm beklentisini işaret ederek, “İki doz aşı olan Rus turistlerden PCR testi istemiyoruz. Rus turist hangi aşıyı yaptırmışsa onu kabul ediyoruz. İster Sputnik olsun ister başka bir aşı. Rusya ile aşıların karşılıklı tanınmasını ilettik” açıklaması yaptı. Buna karşılık Lavrov da, turizmi geliştirmek için çalışacaklarını belirterek, Sputnik V aşısının Türkiye’de üretimini arzu ettiklerini kaydetti.

Ayrıca Çavuşoğlu, bu yıl içerisinde Türkiye’nin ev sahipliğinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Toplantısı’nı düzenleyeceklerini ve en son 2019’da Moskova’da liderler başkanlığında bu toplantıyı yaptıklarını açıkladı.

“Rusya ABD’ye siber güvenlik diyaloğu önerdi”

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, soru üzerine, ABD ile Temmuz ayı ortasına kadar stratejik istikrar konulu toplantı yapabileceklerini açıklayarak, “Rusya ve ABD, stratejik istikrar alanında birbirlerinden neler bekleyebileceklerinin bilincinde” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suriye'nin toprak bütünlüğüne dair açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suriye'nin toprak bütünlüğüne dair açıklama

Lavrov, “Rusya, ABD'ye siber güvenlik konusunda kapsamlı diyalog teklifinde bulundu, Washington öncelikle bilgisayar korsanlarıyla ilgili sorunun çözülmesi çağrısında bulundu” açıklamasını yaptı.

Rusya-ABD ilişkilerinde eski Başkan Barack Obama yönetimi tarafından kriz yaratıldığı görüşünü savunan Lavrov, “Moskova ABD ile bir çıkar dengesi aramaya hazırdır, Washington’un da bu duruma gelebilmesini umuyoruz, hem de sadece stratejik istikrar konusunda değil, aramızda sorun olan tüm konularda. Bizim sorunu çözmeye yönelik yaklaşımımız son derece kapsamlı, tüm bu sağlıksız ve kabul edilemez durumu sıfırlayalım. Bildiğiniz üzere biz bir ‘güvenlik denklemi’ öneriyoruz. Bu denklemi bulmak için nükleer, konvansiyonel, saldırı, savunma gibi stratejik istikrarı etkileyen istisnasız her tür silahı dikkate almak gerekir. Bu alanda birbirimizden ne bekleyeceğimiz konusunda karşılıklı anlayış söz konusu, müzakereler için yalnızca karşılıklı olarak kabul edilebilir bir temelin müzakerelerin başlamasını mümkün kılacağı anlayışını hayata geçirmeye hazırız” dedi.

Editör: Haber Merkezi