Uzmanlar, ANKA Haber Ajansı’na İran’a yönelik olası bir İsrail saldırısının hazırlığına ilişkin iddiaları değerlendirdi. İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Araştırmacısı Oral Toğa, 1991 sonrası Irak'ı yaratmak adına İran'da bir sistemik felce gidecek bir saldırı çok olası. İran, nükleer tesisleri ve uranyum zenginleştirme çalışmalarından vazgeçmediği sürece saldırı kaçınılmaz" dedi. Ancak İranlı gazeteci Farshid Bagherian ise, “Burada aslında bu saldırı haberleri, tamamen İran'ı bu nükleer tartışmalarda aslında ABD’nin istediği yöne çekmek açısından yapılıyor” ifadesini kullandı.

ABD, artan bölgesel gerilimler nedeniyle Bağdat Büyükelçiliği dahil, Orta Doğu’daki bazı diplomatik ve askeri noktalardan personel tahliyesine hazırlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump, ABD personelinin "tehlikeli bir yer olabileceği" gerekçesiyle Orta Doğu'dan çıkarılacağını söyledi. İsrail’in İran’a yönelik olası saldırı planları yaptığı ileri sürülürken, İran da olası bir saldırıda, bölgedeki ABD üslerine “misilleme” yapılacağını açıkladı. İran’dan yapılan açıklamalarda ayrıca gerilim daha da tırmandığı belirtildi.

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade dün yaptığı açıklamada, ülkesinin herhangi bir saldırıya uğraması halinde bölgedeki ABD üslerini hedef alarak misilleme yapacağını duyurdu. Batı medyasına konuşan üst düzey bir İranlı yetkili ise, askeri tehditlerin ABD’nin İran’la yürüttüğü müzakere stratejisinin daimi bir unsuru olduğunu belirtti. Aynı yetkili, "İran’a yönelik, ister ABD ister İsrail kaynaklı olsun, herhangi bir askeri adım ciddi sonuçlar doğurur" uyarısında bulundu. İran’ın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği ise sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Ezici güç tehditleri gerçeği değiştirmez: İran nükleer silah peşinde değildir ve ABD’nin militarist yaklaşımı yalnızca istikrarsızlığı artırır" ifadesine yer verdi.

Toğa: "Başından beri bir saldırı olacağını ya bir yıldır bekliyorum, bu yeni değil"

Bunun üzerine İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Araştırmacısı Oral Toğa, İsrail’in olası İran saldırısına ilişkin değerlendirmelerini ANKA Haber Ajansı’na yaptı. Toğa, şunları söyledi:

"Bir saldırı olacağını bir yıldır bekliyorum, yani bu, yeni değil. Çünkü işaretler, İran basınını da İsrail basınını da yakından takip ettiğinizde ve içeriden baktığınızda, meselelerin çok yapısal olduğunu ama İran'ın verebileceği bütün taahhütlerin ve sözlerin konjonktür olduğunu görüyoruz. 7 Ekim saldırılarına gidersek İsrail, burada teyit olarak tanımladı. Haritayı düşündüğünüzde işte güneyinde Hamas vardı, kuzeyinde Hizbullah vardı. Suriye yönetimi de İsrail’in karşısındaydı. Yemen’de de yine aynı şekilde Husiler vardı. Yani tamamen çevrelenmiş bir İsrail söz konusuydu ve nükleer faaliyet geliştiren bir İran modeli vardı. Şimdi Aksa Tufanı bir kaldıraç gibi kullandı Netanyahu hükümeti. Önce soykırıma gidecek şekilde alan imhası yaparak Hamas'ın vuruş kapasitesini yok etti. Bu arada zaten yönetim değişikliği oldu Suriye'de. Suriyeli milisler, zaten konjonktür olarak kayboldular. Yemen’deki Husilere yönelik operasyon düzenlerken tatbikat niteliğinde saldırılar yapıldı.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'ndan İsrail uyarısı
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'ndan İsrail uyarısı
İçeriği Görüntüle

“Lübnan'daki saldırılar, İran'a da aynı şekilde uygulanacak”

Daha temmuz ve ağustos aylarında İsrail'in İran'a yapacağı saldırının planlarının hazır olduğu İsrail basında yazıyordu. Ekim gibi de detaylar ortaya çıkmaya başladı. Tıpkı Lübnan'daki bu çağrı cihazlarıyla yapılan saldırı, ardından Hizbullah’ın A takımının yok edilmesi, sonrasında Nasrullah'ın öldürülmesi gibi hikayenin benzerinin İran'a uygulanacağı, yani hibrit bir saldırı gerçekleştirileceği konusu konuşuluyordu o dönemde. Geçen aydan beri İran'da sürekli bir yerler patlıyor. Bender Abbas limanından başladı. Bender Abbas limanından sonra da işte Natanz'da olsun, Kerec'de olsun falan santraller patladı. İnsansız hava araçlarına veya füzelere motor sağlayan fabrikalar havaya uçtu. Bir sürü sabotaj girişimleri zaten başladı.

Bu arada dış ticaretinin yüzde 50'sinden fazlası, konteyner ticaretinin ise yüzde 70'i hatta Bender Abbas Limanı'ndan dönüyor. Yani ticaret konusunda çok stratejik bir limanı yok ettiler. Dolayısıyla saldırılar zaten başlamış durumda İran'a karşı ve bunu beraberinde suikastlerin takip etmesi çok olası.”

“İran’ın nükleer silahlanması, İsrail için varoluşsal bir tehdit”

İran’ın nükleer çalışmalarının İsrail için “varoluşsal bir tehdit” olduğunu belirten Toğa, şunları söyledi:

"Birincisi nükleer caydırıcılığa sahip olmuş bir İran, ‘daha cesur, pervasız ve daha hızlı’ hareket edebilir. Daha sert manevralar yapabilir, daha cüretkar davranabilir. İkinci olarak İsrail, göçlerle, dışarıdan gelen insanlarla insan kaynağını sağlıyor. Eğer bir hasım ülke, nükleer silah sahibiyse bunu kullanma ihtimalinin varlığı dahi insanları işte Paris'ten, New York'tan televe taşınmasının önüne geçebilir. Güvensizlik ortamı oluşabilir. Dolayısıyla İsrail açısından bu tehditin yok edilmesi lazım. Yakın tarihe baktığımızda da ABD, her zaman İsrail'in varoluşsal güvenliklerini, kendi dış politikalarının önüne koymuştur. Dolayısıyla ABD’nin de bu işin dışında olmasını bekleyemeyiz. Dolayısıyla Amerika'nın hava gücüne burada çok ihtiyaç var. Neden? Çünkü sistemi felç etmeleri gerekiyor."

“İran, nükleer çalışmalarından vazgeçmediği sürece saldırı kaçınılmaz”

“1991'de Saddam Hüseyin'e ne yapıldıysa aynısı şu an İran'a yapılacak” diyen Toğa, bunu “sistemi felç etmek, tamamen elektriksiz, susuz, hiçbir şeyin çalışmadığı, bütün ordunun felç edildiği bir İran yaratmak” anlamına geldiğini belirtti. Toğa, “Saddam'ın ordusu da güçlüydü, bir sürü silahları vardı, moderndi. Aynı 91 sonrası Irak'ı yaratmak adına İran'da bir sistemik felce gidecek bir saldırı çok olası. İran, nükleer tesisleri ve uranyum zenginleştirme çalışmalarından vazgeçmediği sürece saldırı kaçınılmaz” dedi.

Bagherian: “İsrail, şimdiye kadar İran'a gerçekleştirdiği saldırıların hiçbirini paylaşmadı”

İranlı gazeteci Farshid Bagherian ise, "İsrail’in şimdiye kadar İran'a gerçekleştirdiği saldırıların hiçbiri öncesinde kamuoyuna yansımamıştı. İsrail, daha önce hep bilgi vermeden suikast veya sabotaj yaptı" dedi. Bagherian, ayrıca şunları söyledi:

“Neden bu sefer bilgi vererek bunu yapmaya çalışıyor? Yani İsrail'in tarzı değişti mi? Bilgi vererek mi artık bundan sonra saldırı yapacak? Dolayısıyla bu saldırı haberleri, tamamıyla bir iddiada ibarettir. Bunun altının doldurulması, Trump’a rağmen İsrail tarafından çok zor. Çünkü Trump'ın ve Netanyahu arasında arası biraz açıldı. Bunu herkes biliyor. Dünya bunu bir şekilde görüyor.

İran'la müzakere masasında oturdu ABD ve teklif ABD’den geldi. Şu anda bütün bu görüşmeler kapalı kapılar ardından yapılıyor. Yani dünyayı hiçbir şekilde bilgi sızdırmıyorlar. Bu, İsrail'i biraz asabileştirdi. İsrail’in bir başka endişesi ise şu: Acaba ABD, İran’la bir anlaşma yaparken İsrail adına da söz verebilir mi? Bu, önemli bir soru işareti. Öte yandan İran da son aşamada ABD’den tam olarak bunu talep etti.

“Bu bir ‘zorlayıcı diplomasidir”

Yani burada aslında bu saldırı haberleri, tamamen İran'ı bu nükleer tartışmalarda aslında ABD’nin istediği yöne çekmek açısından yapılıyor. Yani bir gözdağı olarak söyleniyor ve kamuoyunda yansıtılıyor diyebiliriz. Bu bir ‘zorlayıcı diplomasidir.’ ‘Dolayısıyla bizim isteklerimizi kabul edeceksin’ demektir. Burada İran, kırmızı çizgisinden vazgeçmez. İran eğer bu bu nükleer zenginleştirme çalışmalarından vazgeçerse başına gelen olayın, Ukrayna'nın başına geldiğinde farkı olmayacak. İran bunu çok iyi biliyor. Dolayısıyla dediğiniz gibi İran'ı bir şekilde zorlayıp da şartları kabul ettirmeye çalışıyorlar.”