Bölücü Kürtçüler ve TBMM’deki temsilcileri ne istiyor, hangi amaç için Türk milletine karşı silahlı terör eylemlerini destekliyor ve yapıyorlar?
Aslında konu çok basit ve hiç de karışık değil.
Bölücü terör örgütü lideri APO, açıkça sözde “barış sürecinde” söyledi istediklerini: “Eşit yurttaşlık.”
T.C. anayasasında yer alan “Eşit vatandaşlık” ilkesini kabul etmiyorlar.
Onun yerine “Eşit yurttaşlık” ilkesini istiyorlar.
Peki ikisi arasındaki fark onlara göre ne?
Onlara göre yurt, vatan anlamında değil, üzerinde yaşanılan bir coğrafya, yani kara parçası.”
Demek istiyorlar ki, siz Türkler yaşadığımız bu ortak coğrafyada dili size ait, kimliği sizin adınızla olan ve bizim yaşadığımız topraklarda merkezi yönetim kuran, bayrağını kendinizin seçtiği bir devletin sahibisiniz.
Bizim de ortak yaşadığımız bu “yurtta” “eşit yurttaş” olmamız için “dilimizin, bayrağımızın olduğu, yönetiminden bizim sorumlu ve etkili olduğumuz, vergisini bizim topladığımız, güvenliğini bizim sağladığımız özerk bir bölgemiz olmalı.”
Yaşadığımız aynı yurtta bu haklara eşit olarak sahip olduğumuz zaman “Eşit yurttaş” oluruz diyorlar.
“Eşit vatandaşlık” ilkesi “T.C. Devleti’nde yaşayan herkesi kapsıyor ve milletin adını Türk milleti diye ifade ediyor.
“Eşit vatandaşlık” ilkesi gereği Kürtlerin sahip olduğu hakları söyleyerek; yok vali oluyorsunuz, hakim oluyorsunuz, milletvekili, bakan oluyorsunuz yok istediğiniz ticareti istediğiniz yerde ve şehirde yapıyorsunuz size devlet hizmetinde kimse farklı davranmıyor diyorsunuz bu saydıklarınız sizin anayasada verdiğiniz bir hak.
Ülkede yaşayan her vatandaşa eşit verilen hakları gözümüze sokuyor, bizi anlamamakta ve niçin silaha sarıldığımız gerçeğini görmemekte direniyorsunuz.
Türklerin bu yurtta sahip olduğu “Dil, bayrak, hükümranlık ve yönetim haklarının tümü için federatif bir yapıda yoğun yaşadığımız topraklarda özerk yönetim istiyoruz.”
Evet, işin aslı silahlı terör yoluyla, ortak yurt olarak gördükleri Anadolu coğrafyasında önce yarı bağımsızlık, sonrasında ise tam bağımsızlık istiyorlar.
Bu isteklerinin sınırlarını da İran, Suriye ve Irak topraklarının bir bölümünü de kapsayacak şekilde iddia ettikleri “yurtlarının” sınırlarını çiziyorlar.
Vatan demiyorlar, Türklerle ortak vatan istemiyorlar. Yaşadıkları coğrafyaya “yurt” diyerek coğrafi bir tanım olarak kullanıyorlar.
Sadece onlar mı “Eşit yurttaşlık” tanımını kullanıyorlar?
Tabii ki hayır.
Söyledikleri “Eşit yurttaşlık” tanımını onlara destek veren tüm emperyalist devletler ve sivil toplum örgütleri de kullanıyor.
Maalesef “bölücü Kürtlere şirin görünmek ve oy endişesi ile bu tanımı hem iktidar partisi AK Parti, hem de ana muhalefet partisi CHP de birçok kez kullandı.
Siyasi yumuşama falan derken işin aslı, size bir “yurt” verelim sonra sizinle aynı coğrafyada “yurttaş olalım” diyen var mı sanmıyorum.
Cesaret edenin de çıkacağını zannetmiyorum.
Çünkü Türk Milleti yurt ve vatan diyerek sahip olduğu bu bölünemez, terk edilemez, vazgeçilemez ve varoluş değerleri ile de özdeşleştirdiği bu topraklara sahip olmak ve korumak için binlerce yıldır kanları ile ağır bedeller ödedi.
“Eşit yurttaşlık” sözüne sözlük anlamı dışında kendilerince bir anlam yükleyerek gerçek niyetlerini açıkça dolayısıyla cesurca söyleyemeyen bir bölücü silahlı çete ve onun siyasi oluşumu ile ve de emperyal destekli dış odaklarca yönetilen bir ihanetle karşı karşıyayız.
Şu satırları yazarken CHP Genel Başkanı İstanbul’daki “teröre karşıyız” mitinginde yaptığı konuşmada buyurmuşlar : “Kürtler Kürt sorunumuz yok diyene kadar CHP Kürt sorunu vardır demeye devam edecek.”
Yazık çok yazık !
Diplomalı ve makamlı cehalet, cehaletin en kötüsü ve en zararlı olanıdır.
Hakkı Şafak SES