Gazze'nin dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan 70 sene önce nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

Sizleri şahsım ve milletim adına en kalbi duygularımla selamlıyorum. Burada bulunmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.

Atılan tarihi adımın Filsitin'in BM üyeliği adına son dönem olmasını temenni ediyorum. Filistin Devleti'ni bir an evvel tanımaya ülkeleri davet ediyorum.

Buradaki dostlarımın izlediği krizleri biz anbean yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Gerilimin tam kalbindeki ülke lideri olarak sizlere hitap ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması

Şuan çatısı altında bulunduğumuz BM 2. Dünya Savaşı sonrası barışı korumak için kuruldu. BM'den sonra istikrar ve huzura dair beklentiler yeniden yeşermişti. Ancak son yıllarda BM atıl bir yapıya dönüşüyor. Uluslararası barış ve güvenliği 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu görüyoruz. Son yıllarda Birleşmiş Milletler kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor, giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor.

7 Ekim'den beri 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti. 41 bin can acımasızca hayattan koparıldı. Çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. İnsani yardım görevlileri, 210'dan fazla BM personeli öldürüldü. Cami ve kiliseleri vurdular. 130'dan fazla ambulansı vurdular. Utanmadan tüm dünyaya, buradan, bu kürsüden meydan okudular.

İsrail'in hapishanelerindeki görüntüler nasıl bir zulümle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. İsrail Gazze'de uluslararası hukuku çiğnemeye devam ediyor.

Dünyamızın geldiği seviyeye, elimizin altındaki teknolojiye rağmen, 8 milyarlık insanlık ailesi olarak 6 yaşındaki kız çocuğunu maalesef kurtaramadık. Bir lokma kuru ekmek, bir tas çorba bulamadığı için yüzlerce Gazze'li çocuk öldürülüyor. Batı'nın savunduğu değerler ölüyor. Buradan açık açık soruyorum. Ey uluslararası basın kuruluşları, İsrail'in canlı yayında katlettiği, ofislerini bastığı gazeteciler sizin meslektaşınız değil mi? Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Siyasi ikbali için tüm bölgeyi savaşa sürükleyen katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?

İsrail'e destek verenler bu katliama ortak olmanın utancının daha ne kadar taşıyacaksınız? Bebekler öldürülürken maalesef uluslarası toplum çok kötü bir sınav vermiştir. Filistin'de yaşananlar ahlaki çöküşün göstergesidir. İsrail yönetimi temel insan haklarını hiçe sayarak apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Filistinliler ise bu işgale karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin haklarının topraklarını işgal edenelere karşı gösterdiği direniş kahramancadır. Buradan bir kez daha canları pahasına vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi yürekten savunuyorum. İsrail üzerinde etki sahibi ülkeler tavşana kaç tazıyı tut politikasıyla bu katliama destek veriyor. İsrail'e silah göndermeye devam ediyorlar. Bu tutarsızlık ve samimiyetsizliktir.

Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini iletti. İsrail hükümeti işi yokuşa sürerek, ateşkese en yakın olduğu muhatapını kalleşçe öldürerek barış istemediğini ortaya koydu. 2735 sayılı BMGK kararının uygulanmadığı ortamda İsrail'e yönelik zorlayıcı tebriler uygulanmalıdır. Toplumun Filistinlilere yönetlik bir koruma mekanizması geliştirmelidir. Bundan 70 sene önce nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır. Acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı. Rehine takası gerçekleştirilmeli. İnsani yardımlar kesintisiz ulaştırılmalıdır. Hayatta kalmaya çalışan Gazze halkına yardım eli uzatmamız şarttır.

Gazze'de sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen ve tamamen zarar gördü. 80 bin konut oturulamaz hale geldi. Çocuk felci ve hepatit başta olmak üzere hastalıklar artıyor. Gazze halkı ihtiyaç olan yardımların dörtte birine ancak ulaşıyor.

60 bini aşan yardım miktarıyla Türkiye, Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke konumundadır. İsrai ile ticari ilişkileri sonlandırarak tavrımızı ortaya koyduk. İsrail'in saldırıları altındaki Lübnan halkının da yanındayız.

İşledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması için Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davayı takip ediyoruz. Nablus'ta barışçıl protesto eylemi sırasında başında vurulan Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın kanının yerde kalmaması için her türlü mücadeleyi vereceğiz.

Gazze'de asıl sorun Filistin topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesidir. Bağımsız bir Filistin devletinin vücut bulması daha fazla ertelenemez. Tüm bunları söylerken Tayyip Erdoğan olarak burada tarihten, ecdadımın adaletli duruşunu örnek alarak konuşuyorum. Biz tarih boyunca mazlumun yanında olmuş bir milletiz.

Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır. Sorunumuz yine zalimle ve zulümledir. Biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. Sonuna kadar doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz. Din, dil, inanç gözetmeksizin Filistin halkı yanında yer alan tüm yürekli insanlara, özellikle üniversite gençlerine teşekkür ediyorum.

Editör: Haber Merkezi