Her birimizin hikayesi benzerdir aslında!  Mahsunduk! Yokluk içinde; aza kanaat edip, var olana şükrettik! Mücadele bizim için henüz çocuk denilebilecek bir yaşta başladı… Asla isyan etmedik; ne Allah’a(c.c.) ne de devlete! Devlet Ebed Müddet dedik, yokluğu pişirdik bir tavanın içinde kısık ateşte! Üç beş kuruş ile aldığımız ekmeğimize, hayallerimizi, umutlarımızı azık ettik! Peşinden yakılan sigaraların dumanları ile acılarımızı, yokluğumuzu, mahsunluğumuzu ciğerlerimize ciğerlerimize hapsettik!  Katran karası çayımızı yudumlayıp marşlar söyledik hep bir ağızdan!

   Yaşıtlarımız sokaklarda caka satarken bizler; Azerbaycan dedik, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan dedik! Henüz SSCB yıkılmamıştı, bizler gür sesimizle marşlar söylerken!  Toplum yan komşusundan bihaberken biz Doğu Türkistan’a ağıtlar yaktık! Canımızdan can bıraktık işgal edilen Karabağ’da. Gözlerimiz yaşlı dinledik Batı Trakya’daki zulmü, Doktor Sadık Ahmet’ten…

   Kapitalizme, komünizme, sosyalizme ve her türlü emperyalizme, yaslana yaslana küfürler ettik hep bir ağızdan! Tüm menfi çıkarlardan; para, pul, makam ve statüden ari, yeminler ettik “Mücadelemiz Milliyetçi Türkiye’ye, Turan’a kadar” diye!

   İşte henüz çocuk yaşımızda; Dünyanın her neresinde olursa olsun! Türk’ün çığlığını, mazlumların sesini duymamıza vesile olan, Türklük gurur ve şuuru ile donatılmış nesillerin bir parçası olarak bizi yetiştiren, hamurumuzu yoğuran ve pişiren ocaklardır ÜLKÜ OCAKLARI!... Bugün geldiğimiz noktada ise; özellikle dış politikada ve savunmada, küllerinden doğan Anka Kuşu misali silkinip, ülkülerine kanat çırpan iradeye ruh veren ocaklardır ÜLKÜ OCAKLARI!...

   Geldiğimiz noktayı anlamak için içeriden ve dışarıdan mevcudiyetimizi tahlil etmek yeterli olacaktır! Dikkat ederseniz! Söz konusu olan Türk Milleti ya da Türkiye ise; yerli ya da yabancı her türlü olumsuz söylemin odağında MHP, Ülkü Ocakları hülasa ülkücü hareket vardır! Yerli muhalefet Cumhur İttifakını eleştirirken; “Siz milliyetçisiniz, devletinizi ve milletinizi seversiniz, neden iktidara destek veriyorsunuz?” diyerek söze başlıyor! Bu yaklaşım, MHP’nin siyasi bir partiden öte Türk Devlet geleneğinin teminatı olduğunu peşinen kabullendiklerinin bir göstergesidir. Yabancı devletler ise (Rusya, ABD, Almanya ve Fransa’nın başı çektiği ülkeler) Ülkücü Hareketi ve Ülkü Ocaklarını basit bir STK olarak değerlendirmiyorlar! Onlar için de Ülkü Ocakları; binlerce yıllık Türk Devlet Geleneğine, aklına ve hafızasına sahip nesilleri yetiştiren, kabuğuna sığmayan Türkiye’nin mimarı ve lokomotifidir!  Bu bilinçaltı ile dışa vuran korkularını yenmek için, Ülkü Ocakları’nın faaliyetlerini kısıtlama kararı aldılar! Türk Milleti ile olan hesaplaşmalarına Ülkü Ocaklarından başladılar!...Şikayetimiz yok, memnuniyet duyarız! Her zaman olduğu gibi! Söz konusu olan Türk Milleti ise cephede en önde savaşan serden geçtiler ordusu olmaya gönüllü doğduk biz…

   İşte bu gelinen noktada; başlı başına Ülkü Ocaklarının, Türk Milleti için ne denli önemli olduğu gerçeğini görmemiz ve anlatmamız gerekmektedir. Türk Milletine olan mensubiyet şuurunun yerleşmesi için! Her şeyin Türk için Türk’e göre olması için! Kendinden emin, karakterli nesilleri yetiştirmek için! Milli birlik ve seferberlik ruhunu yerleştirmek için! Milli değerlerine bağlı ahlaklı nesiller yetiştirmek için! Menfi çıkarları ellerinin tersi ile itip Ülkülerinin peşinden koşan deliler! Yetiştirmek için! Çocuklarımızı Ülkü Ocaklarına gönderelim…

   Şunu biliyor ve iman ediyoruz ki; Her Ülkücü bir OCAKTIR! Dahili ve Harici düşmanlarımıza verilebilecek en güzel yanıt da “Ülkücü Hareket Engellenemez” olacaktır.

Saygılarımla,

                    Ferhat BOZER