Erbakan İstanbul'da adaylarını seçimden çekmek için Erdoğan'a 3 şart sundu Erbakan İstanbul'da adaylarını seçimden çekmek için Erdoğan'a 3 şart sundu

 Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ”2010 yılında yüzde 16,9 olan yoksulluk oranı, 2019 yılında yaklaşık 2,5 puan azalarak yüzde 14,4 olarak gerçekleşti. Lise seviyesinde okul tamamlama oranı 2014 yılında yüzde 58 iken, 2019 yılında yüzde 70,3 oldu. İmalat sanayi katma değerinin GSYH içindeki payı 2010 yılında yüzde 15,1 iken, 3,2 puan artışla 2019 yılında yüzde 18,3 olarak gerçekleşti” dedi. Çevre yatırımlarını desteklediklerini de belirten Varank, 2013 yılından bu yana bin 676 teşvik belgesi ile geri kazanım konusundaki 18 milyar liralık özel sektör yatırımını desteklediklerini söyledi.
Bakan Varank, çevrim içi olarak Sürdürülebilir Kalkınma, Finans ve Çevre Sempozyumu'na katıldı. Varank, 2015 yılında gerçekleştirilen Sürdürülebilir Kalkınma Zirves'nde Türkiye ve diğer tüm Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin kabulü ile 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’nin belirlendiğini hatırlattı. Varank, daha müreffeh bir dünya inşa etmek üzere oluşturulan bu hedefler kapsamında yoksulluğun ve açlığın bitirilmesinden nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerine, temiz su enerji temininden insana yaraşır iş ve ekonomik büyümeye, sorumlu üretim ve tüketimden çevre ve iklim değişikliğine kadar çok önemli konularda eylem planları oluşturulduğunu anlattı. Varank, ülkelerin bu hedeflere ulaşma konusundaki performansını ölçmek üzere kapsamlı gösterge setleri tasarlandığını söyledi.

“İmalat sanayi katma değerinin GSYH içindeki payı 2010 yılında yüzde 15,1 iken, 2019 yılında yüzde 18,3 olarak gerçekleşti”
Bakan Varank, Türkiye İstatistik Kurumu’nun şubatın başında sürdürülebilir kalkınma göstergelerinde 2010-2019 dönemine ait verileri açıkladığını anımsatarak, “Müsaadenizle bu verilerden bazılarını paylaşmak istiyorum. Çünkü bu sonuçlar Türkiye’nin son dönemde uyguladığı kapsayıcı sosyo-ekonomik kalkınma politikalarının önemini ve başarı performansını bir kez daha ortaya koyuyor. Bakınız, 2010 yılında yüzde 16,9 olan yoksulluk oranı, 2019 yılında yaklaşık 2,5 puan azalarak yüzde 14,4 olarak gerçekleşti. Lise seviyesinde okul tamamlama oranı 2014 yılında yüzde 58 iken, 2019 yılında yüzde 70,3 oldu. İmalat sanayi katma değerinin GSYH içindeki payı 2010 yılında yüzde 15,1 iken, 3,2 puan artışla 2019 yılında yüzde 18,3 olarak gerçekleşti. Güvenilir şekilde arıtılmış evsel ve endüstriyel atıksu oranı 2010 yılında yüzde 72,8 iken, 2018 yılında 8,1 puan artarak yüzde 80,9 oldu. Yenilenebilir enerji ve atıklardan elektrik enerjisi üretiminin oranı 2010 yılında yüzde 26,4 iken, 2019 yılında yüzde 43,9 seviyesine yükseldi. Ormanlık arazilerin toplam arazi büyüklüğüne oranı 2010 yılında yüzde 27,1 iken, 2019 yılında 2,1 puan artarak yüzde 29,2 oldu. Son 3 ay içinde internet kullanan bireylerin oranı 2010 yılında yüzde 37,6 iken, 2019 yılında yüzde 74 oldu. Tabii bu veriler sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma konusunda önemli başarılar elde ettiğimizi gösterse de, kat edecek daha çok mesafemiz olduğunun da farkındayız. Bu doğrultuda yenilikçi politikalar geliştirerek yolumuza devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin çevre, ekonomi ve iklim değişikliğine ilişkin eylemleri incelendiğinde bunların döngüsel ekonomi kavramlarıyla çok sıkı bir ilişkisi olduğunun görüldüğünün altını çizen Varank, “Şu anda dünya genelinde hâkim olan doğrusal ekonomi yaklaşımında, mal ve hizmetlerin yaşam döngüsü kaynak-üretim-tüketim ve atık şeklinde bir süreç izliyor. Ancak, bu yaklaşım kaynakların hızla tüketilmesine sebep olurken, çevresel sorunları da beraberinde getiriyor. Son yıllarda iklim değişikliği ile ilişkili sorunların giderek kendini hissettirmesi, doğrusal ekonomi yaklaşımının değiştirilerek sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerinin uygulanmasını zorunlu hale getirdi. Doğrusal ekonominin aksine döngüsel ekonomi; ürün, malzeme ve kaynakların tüketildikten sonra tekrar tekrar üretim sistemine dahil edilerek değer oluşturma potansiyellerinin azami düzeyde tutulduğu ve bu sayede atık miktarının asgariye düşürüldüğü bir yaklaşım. Döngüsel ekonomi kavramı esasında Allahu Teala’nın ‘Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz’ emrinin ‘Göğü o yükseltti, denge ve ölçüyü o koydu ki dengeden sapmayasınız’ uyarısının bir tecellisi olarak değerlendirilebilir. Aslında bizim geleneklerimize ve medeniyetimize ait bir anlayış diyebiliriz. Ancak bunun kavramsallaştırılması batı medeniyeti tarafından bir zaruret sonrasında gerçekleşmiştir. Sanayileşmenin tekel olmaktan çıkıp dünyanın diğer coğrafyalarına yayılması önce ‘doğal kaynakların kıtlığı’, sonrasında da bu kaynakların aşırı kullanımı sebebiyle ‘atık sorunu’nu dünyanın gündemine soktu. Bu sorunlara çözüm olarak endüstri dünyasının kendi dinamikleri içinde ekolojik bir modele yaklaşması ve ekonomik sistemin sürdürülebilirliğinin korunması yaklaşımı benimsenmiş durumda. Elbette biz bundan son derece mutluyuz. Zaruret sonucu da olsa dünyaya verilen zararın farkına varılmış olmasının tüm insanlığın yararına olacağına inanıyoruz” diye konuştu.

“Toplanan atığın sadece yüzde 12’si atık geri kazanımı yapan lisanslı tesislerle biyogaz ve kompost tesislerine gönderiliyor”
Bakan Varank, Türkiye’deki evsel ve endüstriyel atıkların durumuna bakıldığında TÜİK verilerine göre 2018 yılında toplam 32,2 milyon ton evsel atık toplandığını belirterek, ”Toplanan atığın yüzde 67’si düzenli depolama tesislerine, yüzde 20’si belediye çöplüklerine, sadece yüzde 12’si ise atık geri kazanımı yapan lisanslı tesislerle, biyogaz ve kompost tesislerine gönderiliyor. Yine aynı verilere göre ülkemizde yılda yaklaşık 66,8 milyon ton endüstriyel atığın ortaya çıktığını, bunun 22.8 milyon tonunun da imalat sanayi kaynaklı olduğunu görüyoruz. Bu veriler ışığında ekonomimizin hala çok büyük oranda doğrusal olarak çalıştığını söylemek yanlış olmaz. Döngüsel ekonomi yaklaşımının kaynaktan üretime; üretimden tüketime; tüketimden atığa; atıktan tekrar kaynağa şeklinde bir süreci olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu sürecin tüm aşamalarına ilişkin farklı politikalara ihtiyaç olduğu aşikar. Tabii çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir sanayi oluşturmaya yönelik bu politikalar dizayn edilirken rekabetçiliğimizin korunması da büyük önem arz ediyor. Bu noktada Bakanlık olarak dijitalleşme, yeşil büyüme, temiz üretim, atık yönetimi, geri dönüşüm, endüstriyel simbiyoz ve kaynak verimliliği konularında önemli çalışmalar yürütüyor, özel sektör yatırımlarını ve projelerini destekliyoruz” ifadelerine yer verdi.

“2013 yılından bu yana bin 676 teşvik belgesi ile geri kazanım konusundaki 18 milyar liralık özel sektör yatırımını destekledik”
Bakan Varank, teşvik sistemi vasıtasıyla çevre yatırımlarına önemli destekler sağlandığının altını çizerek, ”2013 yılından bu yana düzenlediğimiz bin 676 teşvik belgesi ile geri kazanım konusundaki 18 milyar liralık özel sektör yatırımını destekledik. Diğer taraftan Bakanlığımızın 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'nde yeşil üretim yaklaşımının sanayi politikaları ve uygulamalarındaki belirleyiciliğinin arttırılması hususunu hedeflerimiz arasına koyduk. Bu kapsamda sanayi üretiminin çevreye etkilerini azaltmak için özellikle organize sanayi bölgelerindeki işletmelerin modernizasyonu ve temiz üretime dayalı yeni yatırımlarını destekliyoruz. Endüstriyel simbiyoz yaklaşımını ülkemizde yaygınlaştırmak üzere uluslararası başarılı örnekleri de inceleyerek stratejiler ve yol haritaları geliştiriyor, OSB’lerde uygulanabilecek projeler üretiyoruz. Ayrıca döngüsel ekonomi kapsamında Ekonomik Değerli Atık İzleme Sistemi kurulması için Sanayi Sicil Bilgi Sistemi'ni geliştirmeye dönük çalışmalarımız devam ediyor. Bu yıl içerisinde kamuoyuyla paylaşmayı planladığımız Sanayinin Dijital Dönüşümü yol haritasında döngüsel ekonomi unsurları da yer alacak. Yine aynı şekilde yeşil büyüme için bölgesel avantajları harekete geçirmenin ve güçlü olduğumuz alanlara yönelmenin önemli olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.