Türkün birliğinden,  Tek millet iki devlet politikasından konuşulduğunda, Tüm Türk devletleri  “tek millet” politikası ile  Turan çatısı altında birleşmesini umut edenlerin zıttıyatlı parti bölücülüğü anlayışını  kabul etmek zor. Tüm dünya Türklerini birliğe ve beraberliğe çağıranların, kendi memleketindeki Türk soydaşlarını, tuttukları partilerin «siyasi oyunlarına» gelerek parçalandıklarını görünce, Turan umudu da uçup gidiyor. Bir devletin içinde siyasi parti oyunlarına gelerek, bölünmeyi göze alanlar, Türk dünyasının birlik ve beraberliğinden düşünemezler. Sözde herkes ünlü Rus yazarı Lev Tolstoy olabilir. Ama kimse Lev Tolsoy gibi emelde hüner sahibi olamaz... (Bu bir Rus deyimi.)

  Bu yüzden ben hep söylerim, insanın hangi dini inançta olduğu değil, gerçek anlamda insan olması önemli. Bu düşünce parti anlayışı içinde geçerli.  Parti anlayışı diye bir anlayış yok, Türk ve Türklük anlayışı vardır! O yüzden hangi partiyi temsil ettiğinin önemi olmadan, Türklük için çaba sarf eden herkes saygıyı hak eder ve etmeli!

  Bu gün saygıyla anmak istediğim büyük Türk ismi rahmetli Alparslan Türkeş vardır. Farklı partiyi temsil ettiği için bu büyük Türkü anmaktan bile korkanlar var. Aynen, sovyetler zamanında Azerbaycan dahil bir çok MDB ülkelerinde korkarak namaz kılındığı gibi. Her evde bulunması yasaklanan Türk bayrağını yastık altında korkarak sakladığımız gibi...

   Alparslan Türkeş ismini Azerbaycanlılar tanımalı diye düşünüyorum. Çünkü rahmetli Türkeş, Ermenilerin Azerbaycan topraklarından çıkması için Ermenistan cumhurbaşkanı Petrosyan’la görüşüp taleplerini mertçe sıralamasını bilen biriydi.

  13 Mart 1993 tarihinde Paris'te Ermenistan cumhurbaşkanı Petrosyan ile görüşerek, iki ülke arasında ilişkilerin düzelmesi için taleplerini sıralamaya başladı:


1) Hemen ateşkes sağlanması
2) Ermeni askerlerinin Azeri topraklarından çekilmesi
3) Her iki tarafın bugünkü sınırlar içinde birbirini tanıması ve diplomatik ilişki tesisi
4) İçişlerine karışmadan ve toprak talebi olmaksızın temas
5) Laçın koridorunun açılması, gözlemci heyetinin güvencesi ve denetiminde bulunması
6) Karabağ sorununun ya daha sonraya ya da Minsk toplantısına bırakılarak, meselenin ateşkes sonrası daha geniş zamanda ele alınması...

  Ayrıca, rahmetli Türkeş Ermenistan’a dünyayla ticaret yapması için Türkiye’den transit kara ve deniz geçişi verilebileceğini söyledi. Sonra da “Trans-Kafkasya Otoyolu” önerdi.
   İpek Yolu’nun ihyası anlamına gelen bu otoyol, Kafkasya’yı boydan boya kat edecek ve Ermenistan’dan geçecekti. Otoyola bir demiryolu da eşlik edecek, aynı hatta bir doğalgaz ve petrol boru hattı da yer alacaktı.
  “Müşterek gerçekleştirilecek bu proje başka işbirliklerine kapı açar. Sınırlar açılır, yurttaşlarımız serbestçe birbirine gidip gelir, ticaret yaparlar. Bu durum bölgeye de huzur ve refah getirir” dedi.


   Türkeş, bu görüşmede bir iyi niyet jesti olarak esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasını sağlamayı umuyor, hatta derhal Erivan’a gidip hem Ermenistan’ı ziyaret etmeyi, hem de Azeri esirleri aldıktan sonra aynı uçakla Bakü’ye geçmeyi planlıyordu.  
  Petrosyan, “Biz önşartsız ateşkesi kabul ederiz, ancak şunu anlayın ki benim kamuoyu önündeki durumum Elçibey’inkinden daha zor. Önerilerinizi değerlendirelim” dedi. Anlıycağınız, o vakit Petrosyan’ın durumu bu günkü Paşinyan’ın kamuoyudakı durumundan hiç de farklı değildi. Her iki taraf farkındaydı ki, bu anlaşma er geç olacak. Çünkü olması gereken oydu. Bunu Petrosyan kendisi de, defalarca ifade etmiştir. Hatta konuşmalarının birinde, “Türkeş yaşlandı. Bu konu çözülmezse 10 sene beklemek zorunda kalacağız” demişti.

 Söylenenlere göre, 1993 yılında Ermenistan’da bir açlık başlamış. Buğdaya ihtiyacı olan Ermenistan’a yardım ederse bunun Azerbaycan tarafından nasıl karşılanacağını bilmiyor. Azerbaycan tarafının konuyla igili nabzını öğrenme talimatını veren Türkeş, Azerbaycan taraftan duyulan cevaptan şaşırıyor. Cevap şöyleydi: "Konu ekmekse, düşmanlığın sözü olmaz!”

  1992 de Hocalı'da yaşayan Azerbaycan Türkünün 1993 de Ermeni’ye ekmek verilmesi için söylediği sözler, Türkeş’i Karabağ konusunu bir an önce çözmeye çalışması için harekete geçirmeye vesile olmuştur.

  O vakit  kardeş Azerbaycan’a Hocalı katliamını yaşatan Ermenilere 41 bin ton buğday yardımında bulunan Türkeş’in  aslında hedefi  göründüğü gibi değildi. Sadece rahmetli Türkeş’in ömrü vefa etseydi, o zaman Petrosyan’ın bu gün Paşinyan’ın yaptığı gibi işgal olunmuş Azerbaycan topraklarından çekilmesini sağlayacaktı…

  Alparslan Türkeş’in tek hatası, neyi ne için yaptığını gözler önüne güzel servis edememesindeydi. Ama Alparslan Türkeş’in politikasının tek adı vardı: Düşmanını iyi tanıdığı için, göz önünde bulundurulmasının hem Azerbaycan, hem Türkiye için daha  güvenli olacağından emindi. Dikkat edersenizse, yıllar sonra Rusya aynı Alparslan Türkeş politikasını uygulayarak, özellikle Karabağ konusunda Ermenistan’ı terbiye etmek için çaba sarf etti…

Saygı ve hürmetle büyük Türk önderini anıyoruz!