Kapıdaki Tehlike; ÇİN

     Çin meselesi uzun zamandır kenarından köşesinden konuşulmakla birlikte Türk-Amerikan ilişkilerinin gölgesinde kaldı! Ve adeta uyutuldu. Emperyalizmi sınıflarken Amerikalı dostlarımızın(!) zaman zaman, bazen her daim üzerimize saldırmaları dolayısıyla, Çin sıralamaya giremedi ve/veya öyle gözüktü. Nereye kadar? Uygur meselesi patlak verinceye kadar. Başka? Ülkemizde Cumhur ittifakını destekleyen ulusal kanadın Çin güzellemelerine kadar. Sebebi her ne olursa olsun, ülkelerin uluslararası ilişkileri karşılıklı menfaatler üzerine inşa edilir. Bugün Rusya ile dost olan yarın düşman, Çin ile düşman olan yarın dost olabilir. Peki, zülüm ile abad olunamayacağını bildiğimiz halde rıza meselesine bakışımız “hepsi kabul” mü olmalı? Yoksa yeri ve zamanı gelince dikilmeyi bilmeli, haykırmalı mı? Mesela “Dünya beşten büyüktür” söylemlerine Çin ve İngiltere’de dahil mi? Değil mi?
      Geçen Ekim ayında 70. yaş gününü kutlayan Çin, bugün dünyanın en güçlü ekonomisi olarak
gösteriliyor. 1979’da Dünya’ya açılmaya başlayan dev, günümüzde en büyük ihracatçı
pozisyonunda, güncel ekonomik büyüklüğü 14 trilyon doların üzerinde…

                ORTAK GEÇMİŞİMİZ…
      3 bin mi, 5 bin yıl mı böyle bir tarihi kapsıyor TÜRK-Çin ilişkileri. Epeyce savaştığımız doğrudur.

      Yazıyı şişmanlatmamak adına meraklı arkadaşlar internete müracaat… Bizim adı saklı tarihçimiz Ahmet Haldun Terazioğlu’na TÜRK-Çin ilişkilerinin ilk yıllarını sormuştum. “Kaynak bakımından fukara,” olduğunu söylemişti. “Fransız misyonerler yazmış, çoğu onlardan kopya. Çin’in yazılı tarihlerinde mutlaka bilgi belge mevcuttur. Bizim ilk yıllarımız yazıtlarda ve destanlarda saklı, yazmamışız.
        ÇİN SEDDİ (MÖ 221 ile MS 608)
     Tamı tamına 21,196 kilometrelik uzunluğa sahip, dünyanın en görkemli yapılarından biri. Tarihçiler yapılış sebebinin Kuzeyden gelen TÜRK akınlarını önleme amaçlı olduğunu yazıyorlar. Demek ki TÜRK- Çin didişmesi ‘taa’ o günlere dayanıyor! Yapılış tarihi bizim büyük
Hunlular zamanı. Adamları her dönemde pinçik pinçik etmişiz!
         MİNG ŞA SAVAŞI (704)
    Çok esaslı bir dayak attığımızı yazar tarih; yıl 704, Göktürk ordusunun başında Kapgan Kağan, Kül Tigin ve Bilge Kağan var. Ling eyaletinin Ming Şa bölgesinde iki ordu karşılaşır. Burada Göktürk ordusu Tang Hanedanı tarafından Göktürkler üzerine gönderilmiş, Çaça Şengün komutasındaki 80 bin kişilik Çin ordusunu darmadağın eder.


   Kül Tigin Yazıtlarında, Kül Tigin’in savaştaki rolü şöyle anlatılmaktadır:

      “Çarpışmalar sırasında Kül Tigin önce Tarık Çor’un boz atına, ardından İşbara Yamtar’ın boz atına, sonra Yiğen Siliğ Bey’in giyimli doru atına binerek Çinlilere saldırmış ancak atların hepsi ölmüştü. Kül Tigin’i zırhından ve kaftanından yüzden fazla okla vurmuşlar ancak oklar, Kül Tigin’in yüzüne ve başına değmemişti.”

      Adı geçen savaş Çin kaynaklarında geniş şekilde yer alır. Bir Göktürk yazıtı olan Kül Tigin
Yazıtında bu savaştan şöyle söz edilmektedir: “Kül Tigin 21 yaşında iken Çaça Şengün’e karşı savaştık”
      Yine bir Göktürk yazıtı olan Bilge Kağan Yazıtından: “Yirmi iki yaşımda Çinlilere karşı sefer ettim. Çaça Şengün’ün seksen bin kişilik ordusu ile savaştım, ordusunu orada öldürdüm.”
     Cengiz Han (1206-1227) döneminde Türk-Çin münasebetleri kavgalıdır. Torun Kubilay Han (1260-1294) döneminde ise Çin tamamen fethedilmiş, Yuan hanedanının son hükümdarı Togan Temür’ün Çin’i terk etmek zorunda kalmasıyla 1368’de son bulmuştur.
   Bir asır boyunca Türk hakimiyetinde kalan, defalarca savaşan iki milletin tarihsel münasebetlerine bir iki başlık atmak zorunda kaldım. Elbette tarihsel veriler önemlidir. Geleceğe ışık tutan tarih ve içindeki olayları yorumlamak zorundasınız. Büyük devletler yoğurdu böyle
yer… Bu değişmez kuraldır.
           GÜNÜMÜZDE ÇİN…
    Resmi adıyla Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Asya’da Çin Komünist Partisi tarafından yönetilen üniter egemen devlet. Yaklaşık 1.4 milyar nüfusu ile dünyanın en kalabalık, 9.6 kilometre kare ile Rusya ve Kanada’nın ardından da üçüncü en büyük ülkesidir. Toplam 14 ülke ile sınır. Çin; Hong Kong ve DOĞU TÜRKİSTAN dahil Hindistan’la kavgalı olduğu Tibet‘de bayrak dalgalandırır. Tayvan yani diğer adıyla Milliyetçi Çin ile geçmişe dayalı sorunları vardır. Japonya ile tarihsel, netameli ilişkilerine rağmen 2005 yılına kadar onlarca milyar dolar kredi kullanmışlardır. 1876 Avrupa sanayi devrimi sonrası kalkınan ülkeler sıralamasında Çin’i ilk sıralara koyma gereği, tartışma götürmez bir gerçektir. Üretim ve istihsal meselesinde ana amillerden birisi, başta Amerika olmak üzere Avrupa birliği ülkelerinin çevre ve insan sağlığına zararlı üretimlerini Çin’e kaydırmalarıdır. Ucuz iş gücü ve enerji girdi maliyetlerinin düşüklüğü avantajı ucuz mal temini önemli etkendir. Neredeyse bütün dünyanın üretim üstü durumuna gelmiştir. Mal ve emtia tedarikinde lider ülke Çin…
           YENİ İPEK DEMİRYOLU (Londra-Şanghay)
     Soğuk savaşın sona ermesi ve Sovyetlerin dağılması ile Avrasya coğrafyasının kapılarını yeni çıkar ve güç mücadelelerine açılmış oldu. Globalleşme ile artış gösteren, ekonomik ve siyasal entegrasyon hareketleri, Avrasya da Uluslararası sisteme uymaya çalışan, yeni ulus devletleri üzerine yoğunlaştı. Sadece bölge ülkeleri açısından değil, Doğu ve Batı arasındaki uyumun gerçekleşmesini sağlayacak bir projeye benziyor, yeni İpek Yolu. Bu proje Uzak Doğuyu, Akdeniz’e ve Batı Avrupa’ya bağlayacak güvenli ulaşım koridorunun inşa edilmesi, geçtiği bölgelerin refah ve ekonomik seviyelerini artıracağı yönünde görüşler var... Bizim Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattı diye dillendirdiğimiz hat budur işte… Bu hadise! Dünya denizlerinde önemli hâkimiyet kuran “Mavi Deniz İmparatorluğu” adı ile müsemma Amerika’yı kudurtur. Çin ile Batı Avrupa arasında takribi iki ay süren navlun yolculuğu bu hat ile on beş güne iner. İster yük taşı ister yolcu…

Bu proje İngiltere’nin doğuya, Çin’in batıya yayılma hevesidir. Kavşak noktası elbette ki Anadolu’dur!

                   ÇİN UZAYDA…
      Soğuk savaş döneminde özellikle Amerika ve Sovyetler tarafından yürütülen uzay çalışmaları alanında Çin’in ilk başarısı sadece ve sadece 15 yıl öncesine dayanıyor. İnsanlı uzay uçuşunda üçüncü sırada… Gelecek yıllarda, Dünyanın en büyük uzay teleskopunu kullanıma sokmayı, dünyanın en ağır roketini fırlatmayı ve uluslararası uzay istasyonuna rakip olacak bir uzay istasyonu kurmayı hedefliyor. Nükleer bir güç ve bilindiği üzere BM’de veto hakkı bulunan ABD, Fransa, İngiltere, Rusya ile birlikte beş daimi delegeden biri... Mao dönemine başlık açacaktım. Çok önemliydi, 12 Eylül kuşağı arkadaşlarımın takdirlerine ve tensiplerine bıraktım. Bir diğer başlık ABD-ÇİN ilişkileriydi… Trump gitti. Kavgalıydılar, epeyce. Joe Biden güzellemelerine ve Demokratların performansına bakacağız. Zamanı var. Bir diğer önemli mesele börtü, böcek, kedi, köpek, yarasa ne bulursa mideye indiren Çinli gastronomi harikası! Halkının dünyanın başına bela ettiği Corona meselsini idi. Wuhan’da başlayıp yine orada biten gerçekte laboratuar çıkışlı mı, yoksa farklı bir bulaşıdan mı kaynaklanan, salgınla ilgili bilumum söylentileri, komplo teorileri ile değerlendirecektik. O da kaldı. Bizim Gazi döneminde büyük zahmetlerle kurulan “Hıfzıssıhha Aşı Enstitüsünün” neden kapatıldığını yazacaktık, kalsın canım önemli değil! Şimdi sıraya ben dahil sıraya, Çin AŞISI Sinovak için sıraya!

           TİCARET HACMİMİZ

     T.C. Dış İşleri Bakanlığının verilerine göre 2020 sonu itibariyle ticaret hacmimiz 28 Milyar ABD doları seviyesindedir. Çin Halk Cumhuriyeti, Almanya’dan sonra dünyada ikinci, Doğu Asya’da ise en büyük ticari ortağımızdır (!) Çin Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında 1.sırada yer alır! İki ünlem (!) arka arkaya… Ülkemizde 2 Milyar ABD doları yatırımlarının olduğu yine resmi kaynaklardan…

              UYGUR MESELESİ
      Yazının girizgâh kısmının devamı sayılır, son paragraf. Başlı başına bir konu, kitap ve veya akademik tezlere malzeme olacak bir mesele. Öyle üç beş satırla geçiştirilecek bir problem değil. Çin’i anlatırken bu mevzu ile alakalı, ötesinden berisinden bir yerlere yapıştırılacak, kapak olacak cümleler sarf etmeli… Çin büyüdükçe, kanaat ediyorum Türkistan meselesi de konuşulacak ve her daim güncelliğini muhafaza edecek… Neden? Çin o Coğrafyadan asla vazgeçmezde ondan…
       Türkiye ve Çin arasında 2017 yılında imzalanan ancak TBMM’nin henüz onaylanmadığı “Suçluların iadesi anlaşması” bugünlerde gündemin önemli maddesi. Meclis esaslı bir sınav verecek, vermesine de… Anlamakta zorlandığım bir mesele şu; Bu Cumhur İttifakının Türkiye-Çin ilişkilerini Perinçek efendi mi domine ediyor, nedir? Sen ne hakla ve hangi sivri akla hizmetle bu mazlumları terörist ilan edersin? Bak önünde devasa bir Suriyeli mülteciler meselesi var. Gerçekte,“Bombalandıkları için mi Türkiye’ye geldiler yoksa Türkiye’ye zoraki gelsinler diye mi bombalandılar” söylemleri ortada dolaşıyor. 50 Milyar dolar harcadığımız söyleniyor. Sen misin Türkistanlılara terörist diyen… Muhalefetin İYİ kanadından Akşener; Meclis rutin Salı toplantılarında konuşurken, Uygurlu bir kızcağızı kürsüye çıkartıp konuşturuyor.

      Atlantik ve Pasifik yalpalanmalarının, bizdeki yansımaları bunlar. Meğer Amerikalılar bizim Uygurluları ne de çok severmiş! Eksik gedik Çin’i yazmaya çalıştım. Hormonlu mesele. Kısa kessen meram hasıl olmuyor, uzatsan okuyan arkadaşlar homurdanıyor. Kusur kabahat benimdir. Rakamlar ve veriler ansiklopedi kaynaklıdır. Affınıza sığındım. Tekrar mülaki olmak umuduyla, Allah’a emanet olunuz.             

      Sağlıcakla…