Hukukun üstünlüğü diye başladığımız bu yazıya, bugün de devam edeceğiz. Aslında, Türkiye’de yaşanan hukuki yanlışlıkları, buna bağlı uygulamaları analiz ederken, Yalova’daki uygulamalar bizim için laboratuvar vazifesi görmektedir.

   Sahayı bildiğimiz için; hukuk uygulamalarını, hukuk adamlarına yapılan baskıları, bir başka açıdan da adaletle yönetmekle görevli olanların, ellerindeki gücü kullanarak nasıl zulmettiklerini ve bu zulüm anlayışının hangi sosyolojik temellere dayandığını da anlatacağız. Böylece, Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerine de aklımız yettiğince, kalemimiz döndüğünce ayna tutmaya devam edeceğiz. Canınızın sıkılmayacağı umuduyla, sabrınıza sığınarak birkaç küçük hatırlatmalarla devam etmek istiyorum.

   Önce, Yalova Belediyesinde görevden alma ve yeni atamalarla ilgili analizimizi yapalım. Yalova Belediyesinde görevden almalar uygulamaya koyulduktan sonra kimin belediyeye başkan vekili olacağı tartışması yaşandı. Baştan söyleyeyim, Allahtan Yalova AK Parti milletvekili ve gençlik kolları G.B. devreye girdi. AK Parti il başkanına rağmen, mevcut meclis üyelerinin en ahlaklısı ve tüm Yalova’nın kalitesini tartışamayacağı meclis üyesi Mustafa TUTUK, Yalova belediye başkan vekili olarak göreve başladı. Yine aynı zamanda hem AK Parti’den hem de Milliyetçi Hareket Partisinden tüm Yalova’nın ittifakla kabul edeceği, her ikisinin de kalitesinden, dürüstlüğünden şüphe edilmeyen Fatih ŞAHİN ve Bahattin ERBAY’ da belediye başkan yardımcıları olarak göreve başladılar. Tabii ki bu başta AK Parti il başkanı olmak üzere bazı AK Partililerin işine gelmedi. Ne var bunda? İşlerine gelmese de iyi yöneticiler geldi diye düşünebilirsiniz.

   Tabi, bu böyle devam etmedi. Hemen bir başka belediye başkanı yardımcısı da atandı. AK Parti il başkanının karısının akrabası olan, daha önceki görevinde Melih GÖKÇEK’ in Ekmek A.Ş. şirketinin başında olan Ahmet SARIDUMAN belediye başkan yardımcısı olarak Yalova’ya getirildi. 300 bin nüfusa sahip olan Yalova’da yetişmiş insan yoktu ve Yalova belediyesi Adam ithal ediyordu. Hem de Sayın Cumhurbaşkanı’nın görev süresi bitmeden görevden istifaya zorladığı Melih GÖKÇEK’ in en şaibeli müdürlerinden birini !.. Parti il başkanından da, alınacak kararların tamamını bu adı geçen belediye başkan yardımcısının onayından geçeceği de talimat olarak veriliyordu.

Peki bu karar hayata geçti mi?

Tabii ki tam olarak hayata geçmedi. Çünkü ne atanan belediye başkan vekilinin ne de diğer iki yardımcının insan kalitesi buna müsaade etmezdi. Buna rağmen belediyecilikte doğrudan temin diye tabir edilen ihaleler bu belediye başkan yardımcısına bağlandı.

   Burada sadece bir noktaya parmak basalım. Yolsuzluk soruşturması bir önceki döneme hatta dönemlere atlayınca soruşturma o noktada durduruldu.

   Bu arada Yalova gündeminde neler oluyordu?

   Organize Sanayi Bölgeleri ile ilgili tartışma yürüyordu. Çiçekçilik sektörünün kamulaştırılması bir türlü bitirilmiyordu. İktisas organize sanayileri diye planlanan sanayi siteleri, karma organize sanayi sitelerine dönüştürülmek isteniliyordu ki büyük ölçüde başarıldı.

   Bu arada, Çınarcık bölgesinde acele bir şekilde deniz doldurulmaya başlandı. Hem de Yalova ve Çınarcık’ın birinci derece deprem bölgesi olmasına rağmen. Dolgu ihalesini alan firmanın yaklaşık 30 yıla yakındır Armutlu-Yalova yolunu yapamayan firma olduğunu ve bu firmanın partnerlerinin bizzat kendi ifadesiyle AK Parti il başkanı olduğu kamuoyunca öğrenildi.

   Buna da; Siyaset yapan ticaret yapamaz mı? denilebilir. Yapar tabii. Bence de bir mahsuru yoktur. Ama il başkanının taş ocağı yıllardır kapalı. Çalışmıyor. Bazen dönem dönem çalışıyor. Peki çalışmayan taş ocağından nasıl taş çıkarılıyor?

Zaten mesele de burada!

   Taş çıkmıyor, fatura çıkıyor. Çünkü taş, dolgu işini alan firmanın ocağından çıkamaz. Ocak karayollarının ve sadece karayolu inşaatına çıkabilir.

   Peki ne oluyor?

   İl başkanının ocağından çıkan taş, öbür ocağa fatura ediliyor. Karayollarının ocağı da taşı il başkanının ocağından almış gibi gösteriyor. Hem beton santrallerine satılıyor hem de dolgu yerlerine taşınıyor.

   Peki bu operasyon bilinmiyor mu?

   Bilinmez olur mu?

   Bizzat İl Genel Meclisi’nin mühendisleri, bu işle görevli olanlar onlarca defa bu kaçakçılığı yakalamış ve ceza kesmiş olsalar da bu faaliyet durmuyor.

   Kim? Hangi kurum AK Partili il başkanının himayesinde yürüyen bir işe engel olabilir?

   Tüm bu vakarı Yalova örneğinden yola çıkarak Türkiye’ye ayna tutmak için yazıyorum. Yazıyorum çünkü; Cumhur ittifakı seçimlerden başarıyla çıkmalı.

   Yazıyorum çünkü; Türkiye Suriye’de, Kuzey Irak’ta, Libya’da, mavi vatan Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da kazandığı başarıları gölgelememeli.

   Yazıyorum çünkü; daha Kafkasya’da, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde, Balkanlar’da yapılacak çok iş var.

   Yazıyorum çünkü; sevdalarını, sevdaları için terk edenlerin alın terini, emeklerini, gayretlerini üç beş tane merkez sağ kaçağı hırsıza müsaade etmeyeceğiz.

   Yazıyorum çünkü; 15-16 yaşındaki kızlara musallat olmaktan başka hatıraları olmayan edepsizlere, hayatlarını 12 Eylül ve 28 Şubat mücadeleleriyle geçen fedakar insanlara hükmettirmeyeceğiz.

   Yazıyorum çünkü; kavgalarımızın hatıralarını, hayallerimizi, hedeflerimizi, kızıl elmamızı, Turan sevdamızı kirlettirmeyeceğiz.

   Yazıyorum çünkü; Edepsizler, hırsızlar kadar cesur olunmazsa, tüm emeklerimiz heba oluyor.

   Yazacağız ve mücadele edeceğiz. Çünkü Allah doğruların yanındadır. Allah utandırmasın.

   Sağlıcakla kalın, diğer yazılarda en kısa zamanda buluşmak üzere…