Çok onurluydu


Mustafa Kemal’in çok onurlu olduğunu söyleyelim. Mahallesinde sokak oyunlarını seyreder, fakat katılmazdı. O zamanki arkadaşlarından birinin anlattığına göre bir gün komşu çocukları birdirbir oynuyorlarmış. Kendisini de çağırmışlar:

— Gel, sen de oyna, demişler.
Mustafa:
— Peki, demiş ve olduğu yerde ayakta durmuş.
— Ama eğil ki atlayalım, demişler.
Mustafa başını sallayarak:
— Ben eğilmem. Üstümden böyle atlayabilirseniz atlayın, diye cevap vermiş.

 Hürriyete tutkundu


Sınıf arkadaşı ve eski Genelkurmay Başkanı Asım Gündüz bana:
— Mustafa Kemal okulda iken Fransızcasını ilerletmek için bir yabancı hanımdan ders alırdı. Sonra Paris’teki hürriyetçilerin gazeteleri ile, Fransızca gazeteler getirir, kapalı gizli odada bizlere anlatırdı. Namık Kemal’in ‘’Vaveylâ’’sı ile ‘’Hürriyet Kasidesi’’ni ben ondan dinlemiştim.

 İnsanın şair olası geliyor

Bakan Şimşek, "yerel halk" ifadesine açıklık getirdi Bakan Şimşek, "yerel halk" ifadesine açıklık getirdi


Manastır idadisini bitiren Mustafa Kemal, 13 Mart 1889’da Pangaltı’da Harp Okuluna girdi. O yıllarda genç Mustafa Kemal arkadaşları ile Beyoğlu eğlence yerlerine giderdi. İyi giyinmeyi ve yaşamayı severdi. İstanbul’a gelinceye kadar biradan başka içki kullanmamıştı. Bir gün arkadaşı Ali Fuad’la (Cebesoy) beraber Büyükada’ya gitmişler. Ne lokantada yiyip içecek ne de otelde geceleyebilecek paraları yok. Ali Fuad bir şişe rakı, bir şişe bira, ekmek ve yemiş alıp çamlığa yürümüşler. Mustafa Kemal bir şişe birayı bitirince:

— Şimdi ne yapacağım? demiş.
İlk defa rakıyı o akşam denemiş. Başı bir hoş dönmüş. Güneş batmak üzere; sigara paketinin altına resimler çizmiş, sonra:
— Fuad, demiş, ne iyi içki imiş bu… İnsanın şair de olası geliyor.
Bu ağır ve sert içki bir daha yakasını bırakmamıştı.

 Bir kurmay dans etmesini de bilmelidir


Mustafa Kemal yalnız Rumeli folklor türkülerini mat sesi ile güzel ve tatlı söylemekle kalmaz, klâsik alaturka musiki makamlarını da bilirdi. Kafaca Batı musikisine inanmış, zevkçe Alaturkaya bağlı kalmıştı. Devrimciliği yıllarında her işte olduğu gibi zevkince değil, kafasınca giderek, millî eğitimde yalnız Batı musikisi öğretimi yaptırmıştır. Gene bu tatil gidişlerinde Selânik’te vals etmeği de öğrenmişti. ‘’Bir kurmay dans etmesini de bilmelidir,’’ derdi.