Erdoğan "İsrail'in İran'a misillemesi" hakkında konuştu Erdoğan "İsrail'in İran'a misillemesi" hakkında konuştu

“Çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın”
Kıbrıs meselesinin Türk ve Kıbrıs halklarının ortak davası olduğunu, Rum tarafının kanlı saldırılarıyla tırmanan sıkıntıların tüm çabalara rağmen kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulamadığını kaydeden Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i de uyardı. Erdoğan, “Ada’daki iki taraf arasında 1968'de başlayan, Türk tezinin yerel özerklik şeklinde ortaya konduğu ilk görüşmeler, 1971 yılı sonuna kadar sürdü. Türkiye ve Yunanistan'ın da katılmasıyla devam eden görüşmeler, 15 Temmuz 1974’te yaşanan Rum-Yunan darbesiyle son buldu. Kıbrıslı kardeşlerimizin can güvenliğini sağlamak için gerçekleştirdiğimiz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve ondan sonra 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Bu süreçte de müzakereler kesintili de olsa hep devam etti. Egemenliğini adanın kuzeyine de yaymaya çalışan bir politika izleyen Rum tarafı, müzakerelerde devlet yapısını bu doğrultuda şekillendirmek istedi. Rumlar, Türk tarafının buna razı olmamasını da çözümsüzlüğün sebebi olarak göstermeye çalıştı. Halbuki, 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi hakkı bile tanımayan Rumlardı. 1970'li yıllarda iki kesimli, iki toplumlu federasyonu kabul etmeyen yine Rumlardı. Avrupa Birliği üyeliği perspektifi güçlenince federasyon fikrini savunur görünen Rumlar, asıl niyetlerini daha sonra ortaya serdiler. Amaçları bu süreçte Kıbrıs Türk tarafının elde edebileceği hakları, Türkiye'nin üye olmadığı bir Avrupa Birliği içinde kolaylıkla aşındırarak adayı tek başlarına yönetmekti. Yok böyle yağma” diye konuştu.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in yaptığı açıklamalara cevap veren ve haddini bilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben açıklama yapıyorum, Miçotakis ile görüşebiliriz diyorum. Ben bu açıklamayı yapıyorum, bir de baktım Miçotakis meydan okuyor. Eski istikşafi toplantılar başlasın dedik ve geçen hafta İstanbul Dolmabahçe’de başlatıldı, ikincisi Atina’da yapılacaktı. Miçotakis şimdi meydan okudu, sen bu meydanı okuduktan sonra biz seninle nasıl bir araya gelelim. Önce haddini bileceksin. Gerçekten bir barış arayışı varsa sende bana meydan okuma, haddini bil. Haddini bilmezsen masayı sen tekmeledin, masadan kaçtın, biz masadan kaçmadık, biz masadaydık. Bu şekilde gitmesi halinde biz seninle masaya oturamayız. Adalarda yaptıklarınız ortada, neyinize güveniyorsunuz. Bir yerlerden yine size destekler gelecek, buna mı güveniyorsunuz? Eğer buna güveniyorsanız yanılıyorsunuz. Nerden ne gelirse gelsin Türkiye dimdik ayaktadır, yerindedir, gereğini de gerektiği zaman yapmasını bilir. Ben buradan Miçotakis’e bir şey daha hatırlatmak isterim, sen bazı dağlara güveniyorsun, o güvendiğin dağlara kar yağdı. Hiçbirinden sana fayda gelmez. Ama biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, yola da böyle devam ederiz. Onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın. Yunan ve Rum tarafının son günlerdeki açıklamalarına baktığımızda, Kıbrıs Türkünü yok sayan tutumlarında en küçük bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çıkış yolu kalmamıştır, ister kabul edersiniz, ister etmezsiniz. Artık federasyon diye bir şey yok, geçin artık o işi. Hidrokarbon kaynakları konusunda da Kıbrıs Türkleriyle masaya oturmaktan ısrarla kaçıyorsunuz. Siyasi ve ekonomik her alanda Türk tarafına uygulanan ambargoları ağırlaştırarak sürdürüyorlar. Artık bu adaletsizliğe tahammül etmemiz mümkün değildir. Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır Ada’da süren çözümsüzlüğün mağduru olmasına daha fazla izin vermeyeceğimizi tüm dünya bilmelidir. Bugün yardımcım Fuat Bey ile beraber geniş bir ekip Kuzey Kıbrıs’a gidiyor ve geniş bir çalışmayı başlatacağız. Süratle bu çalışmalarla inşallah Kuzey Kıbrıs’ı yeniden farklı bir şekilde ayağa kaldıracağız. Adadaki Türk toplumunu yok sayan Rum ve Yunan zihniyetinin 50 yıldır müzakereleri başarısızlığa mahkum etmesi karşısında eski çözüm formüllerini tekrar konuşmanın anlamı kalmamıştır. Kıbrıs meselesi yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde, artık çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmalıdır. Bundan sonra Kıbrıs’ta konuşulabilecek tek konu iki devletli çözümdür. Kıbrıs Türk kesimindeki kardeşlerimizin de böyle düşündüğünü ve hareket ettiğini biliyoruz. Geçmişin gölgesinde kalmadan ancak geçmişten ders çıkararak, Ada’da barış ve istikrarın hâkim olduğu bir geleceği ancak bu şekilde inşa edebileceğimize inanıyorum. Kıbrıs konusunda masaya oturulacaksa, ancak bu şartlarda oturulabilir, aksi takdirde herkes kendi işine bakacaktır” diye konuştu.