“Geçen otuz yıllık geçmişe doğru ne zaman başımı çevirsem, o tepeyi bir türlü gözden kaybedemem. Öne gelir, geriye gider, yana kaçar, öyle olur ki ondan başka bir şey görünmez, o kadar kaplayıcıdır. Olur ki hiç olmazsa ta uzaktan gölgesi vurur, fakat hatıralarımı o tepenin hükmü veya etkisi altından kurtaramam. Onun için bu kitabın adını ‘Çankaya’ koydum.” Diyor Falih Rıfkı Atay.

Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden olan Falih Rıfkı, İzmir’in kurtuluşundan sonra Mustafa Kemal ile tanışıp dostluğunu kazanmış, özellikle Atatürk’ü yakından tanıtan anılarıyla ünlenmiştir. 1923-1950 yılları arasında milletvekili olarak siyasette de yer alan yazar, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e yakınlığı nedeniyle çok önemli olaylara tanıklık etmiş ve kişisel tarihi cumhuriyet tarihi ile özdeşleşmiştir.

Bunlar yazılmazsa ben anlaşılmam


Sözlü, oyunlu ve kadınlı toplantılardan biri idi. Sofranın iki türlü dağılışı vardı. Ya Atatürk’e iyice uyku ve yorgunluk basar, arkadaşlarına izin verir ve yatak odasına çıkar yahut yabancı ve yarı bildiklerle vedalaşıp, birkaç yakın arkadaşını alıkoyardı. Yemek odasında veya eğer bahar ve yaz günleri ise, köşkün bahçesinde kalanlarla biraz daha vakit geçirdikten sonra, hafifler ve ayrılırdı.
O gece gülüşe oynaşa sabahladık. Atatürk benimle birkaç kişiyi sona bıraktı. Gece üstüne bir hayli dedikodu yaptık. Çıkıp gideceğimiz sıra kendisine dedim ki:

— Şimdiye kadar sizin için yalnız yabancılar yazdı. Biz yanınızdayız. Sizi ve eserinizi daha iyi tanıyoruz. İzin verir misiniz, Yakup Kadri ile sizin için bir kitap hazırlasak…

Ferah ve uyanık bir bakışla beni süzdü:
— Dün geceyi yazacak mısınız?

Oğlu ve karısı birlikte kaçmıştı: Aile Bakanlığı’ndan önemli açıklama Oğlu ve karısı birlikte kaçmıştı: Aile Bakanlığı’ndan önemli açıklama

— Canım efendim, bu kadar hususiyetlerinize girmeye ne lüzum var?
— Ama bunlar yazılmazsa ben anlaşılmam ki… Siz de başkalarının yazdıklarını tekrarlamış olursunuz