“Erdoğan kitapta sadece dört sayfada geçiyor”

Obama'nın “A Promised Land” adlı anı kitabı dün yayımlandı, hemen okumaya başladım.

750 sayfalık kitap sadece ilk dört sene hakkında.

Obama bir senede yazıp 500 sayfada tamamlayacağını düşündüğü kitabı bir türlü bitiremedi, 750 sayfaya sadece ilk dönemini sığdırdı.

Yunanistan'da sarsıtıcı deprem Yunanistan'da sarsıtıcı deprem

Türk-Amerikan ilişkilerinin bozulması bu kitapta yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kitapta sadece dört sayfada geçiyor. Obama yönetimdeyken Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül'den hiç bahsetmiyor. Gül gibi Gülen de yok kitapta.

Obama'ya göre Türkiye örnek ülkeydi.

Obama, devraldığı ekonomik krizden önce Türkiye'yi “yükseliş eğiliminde, küreselleşmenin yükselen ekonomiler üzerindeki pozitif etkileri için bir vaka çalışması olabilecek bir ülke,” olarak gördüğünü yazıyor. “Tarihi siyasi istikrarsızlıklar ve askeri darbelerle dolu olsa da çoğunluğu Müslüman olan ülke 1950'lerden beri Batı'yla ittifak kuran, NATO üyeliğini sürdüren, seçimlerin düzenli yapıldığı, piyasa bazlı bir sisteme geçen ve kadınlara eşit haklar gibi model ilkeler taşıyan seküler bir anayasaya sahip bir ülkeydi.”

Danimarka'daki karikatüre tavır

Erdoğan'la ilk kriz NATO genel sekreterliğine Danimarka Başbakanı Anders Rasmussen'in atanması sırasında çıkıyor. “Erdoğan ekibine bu atamayı engelleme talimatı vermişti,” diye hatırlatıyor Obama. “Rasmussen'in yetersiz olduğunu düşündüğü için değil, ama 2005'te bir Danimarka gazetesinde yayımlanan Hz. Muhammet karikatürlerini Türkiye'nin talebine rağmen sansürlemediği için.”

“Ne zaman Erdoğan'ı dinlesem…”

Obama'nın Erdoğan'la ilgili son gözlemi: “Ben şahsen Başbakan Erdoğan'ı samimi ve genellikle isteklerime karşılık verir buldum. Ama ne zaman onu dinlesem o uzun cüssesi biraz kamburlaşır, türlü şikayetler ve hissettiği küçümsemeler karşısında kuvvetli ses tonu bir oktav daha yükselirdi. Demokrasi ve hukukun üstünlüğüne bağlılığının sadece kendi iktidarını korudukça süreceğine dair kuvvetli bir izlenim edindim.”

“Ermeni soykırımı” ifadesi

Kitabın sonlarında Türkiye kısacık da olsa yeniden gündeme geliyor. Obama bu sefer birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarından bahsediyor, özellikle de Amerika'nın soykırımla ilişkisi üzerine çarpıcı bir kitap yazan Samantha Power'la nasıl birlikte çalışıp dost olduklarını anlatıyor. Obama'nın Birleşmiş Milletler büyükelçisi olarak atadığı Power'la arasında 24 Nisan'da bir tartışma çıkıyor. Power, Başkan'ın Ermenileri Anma Günü'nde “20. yüzyılın başında Ermenilerin Türkler tarafından uğradığı soykırımı açıkça tanımamasına” bozuluyor. Ona göre soykırımın adını koymak çok önemli. Ama Obama bu tercihi “Türkler bu konuda son derece alınganlardı, ben de Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Amerika'nın Irak'tan çekilmesinin şartları için pazarlık yapıyordum,” diye açıklıyor. Görevdeyken soykırım demeyen Başkan böylece kitapta soykırım diyor.

New York Times'ın aktardığı bilgilere göre kitap altı milyon baskıyla yayımlandı, 3.4 milyonu ABD pazarında satılacak. Kimi matbaalar kapalı olduğu için bir buçuk milyon kitap Almanya'da bastırılıp ABD'ye getirildi.