Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Leman Dergisi'nde yer alan karikatürle ilgili açıklama yaptı.

TBMM Genel Kurulu'nda İsrail tezkeresi
TBMM Genel Kurulu'nda İsrail tezkeresi
İçeriği Görüntüle

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bir AK Parti geleneği olarak yıllardır Türk siyasetinde dikkatle takip edilen Kızılcahamam İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın 32'ncisini inşallah 11-13 Temmuz tarihleri sırasında inşallah gerçekleştireceğiz. Kampımızı bir istişare zemini olmanın ötesinde AK Parti'nin yeni dönem yol haritasının şekilleneceği bir ortak akıl platformu olarak görüyoruz.

AK Partili kadrolar olarak biz kavga edenlerden değil, istişare kültürünü ve kardeşlik hukukunu yüceltenlerdeniz. Birbirinin ayağını kaydıran, birbirine kumpas ve tuzak kuran değil, aynı davaya, aynı ideale gönül veren bir hareketiz, böyle bir teşkilatız. Bakın, bizi çıkarlarımız bir araya getirmedi. Bizi siyasi ikbal hedefimiz bu çatı altında buluşturmadı. Koltuk için makam için unvan için bu görevlere aday olmadık. Biz sadece halka hizmet ederek Hakkın rızasını kazanmak için buradayız.

"Biz elitlerin değil, fakir fukaranın yoldaşı olduk"

İnşallah önümüzdeki ay 24'üncü yaşımızı kutlayacağız. Yaklaşık 24 yıldır bu partiye kibri, tekebbürü, millete tepeden bakmayı yaklaştırmadık. İnşallah bundan sonra da yaklaştırmayacağız. Milleti hor görenlerden, milleti yok sayanlardan, milletin dertlerine kulak tıkayanlardan olmadık, inşallah bundan sonra da olmayacağız. Türkiye'ye hizmet aşkımızı yitirmedik, bundan sonra da yitirmeyeceğiz. Bizim yerimiz milletimizin yanıdır. Bize oy versin veya vermesin, 86 milyonun tamamı öz be öz kardeşimizdir, canımızdan bir parçadır. Biz millet için varız. Millet neredeyse biz hep orada olacağız. Millet ne istiyorsa onu yapacak, onu hayata geçireceğiz. AK Parti milletin partisidir. Bu teşkilatı bizatihi bu aziz milletin teşkilatıdır. Şurası çok önemlidir. Biz elitlerin, seçkinlerin değil, her zaman garip gurebanın, fakir fukaranın, kimsesizlerin, ihtiyaç sahiplerinin yoldaşı olduk.

2028 seçimlerinde 5,6 milyon gencimiz ilk kez oy kullanacak. Bu genç kardeşlerimizden 2 milyonu hali hazırda bizim belediyelerimizin sınırları içerisinde yaşıyor. 2025 yılı yaz aylarında gençlere yönelik çalışmalarla 750 bin gencimize ulaşmayı hedefliyoruz. Kendi belediye sınırlarımız dışında ikamet eden gençlerin de bu çalışma ve faaliyetlerden haberdar olmalarını sağlayacağız.

Yaz dönemini muhalefet ile aramızdaki farkı açmak için bir fırsat olarak hep beraber kullanacağız. Yine bu süreçte muhalefetin sürekli köpürttüğü yalan ve iftiraların önünü delilleriyle, belgeleriyle vatandaşlarımıza doğruları anlatarak keseceğiz. Belediye ve il başkanlarımız başta olmak üzere sizlerden bu faaliyetlere gereken önemi vermenizi, bu faaliyetlerin en yüksek verimle hayata geçirilmesi için öz veriyle çalışmanızı beklediğimi ifade ediyorum.

Kimse kusura bakmasın, muhalefet hizmet yarışında elimize su bile dökemez. Bizim herhangi bir belediye başkanımızın vizyonu, çalışkanlığı, hizmet tutkusu muhalefetten kimse boy ölçüşemez. Bakın, bunu laf olsun, polemik olsun diye de söylemiyorum. Türkiye'yi adım adım birçok defa gezmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. İllere, ilçelere gittiğimizde AK Parti ve Cumhur İttifakı belediyelerinin farkını çok net biçimde görebiliyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı belediyelerinde icraat var, eser var, 7/24 çalışma var. Şehirlerini güzelleştirme mücadelesi var. Meydanlarda verdiği sözü tutma şuuru var. Emanetin hakkını hizmet siyasetiyle ödeme iştiyakı var. Bizim belediyelerimizde şikayet etmek değil, çözüm üretmek var. Lafla peynir gemisi yürütme kurnazlıkları değil, taş üstüne taş koyma şevki var. Şehrin hakkını bilen, kul hakkını gözeten bir tasavvur var. Rantın değil, hizmetin izini süren yüce bir ahlak var. Sadece bugünü değil, yarını da düşünen bir bakış açısı var. Bol keseden vaat dağıtıp unutan değil, söz namustur deyip canla başla çalışan, tüm mesaisini şehrine ve hemşehrilerine adayan heyecanlı, gayretli, liyakatli kadrolar var.

"Bu kavganın hiçbir yerinde biz yokuz"

Muhalefetin ahvalini inanıyorum ki sizler de takip ediyorsunuz. Ne halde olduklarını görüyorsunuz. Ana muhalefet partisinde yaşanan gelişmeleri milletimiz ibretle izliyor. Parti içi kavgadan, didişmeden başlarını dahi kaldıramıyorlar. Daha iki sene öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları Cumhurbaşkanı adaylarına bugün en ağır hakaretleri etmekte hiçbir beis görmüyorlar. Anlaşıldığı kadarıyla düşeni yemek bir CHP geleneğidir. Burada şunu çok açık ve net ifade etmek isterim. CHP’de süre giden iç savaş, tabii ki de CHP'nin iç meselesidir. Kimin kime ne dediği, hangi ithamlarda bulunduğu, hangi hakaretleri ettiği, CHP içinde kimin kimi hançerlediği bizi ilgilendirmez. Bizi ısrarla çekmek istedikleri kurultay tartışmaları da yine CHP'nin iç sorunudur. Şu gerçeğe özellikle dikkatinizi çekiyorum. Yargıya taşınan davanın tüm tarafları, dikkat edin, CHP'lilerden oluşuyor. 'Şaibe var' diyen de yok, bunun yanında, 'Başka ne diyorsunuz' diyen de yok. Şikayet eden de 'Mağdur oldum' diyen de bunlar. Daha burada zikretmeye bizim edebimizin elvermediği yüz kızartıcı iddiaları dillendirenlerin hepsi CHP’lilerden başkası değil. Bu kavganın, bu bilek güreşinin hiçbir yerinde biz yokuz. Aynı durum diğer soruşturma ve kovuşturmalar için de geçerlidir. Eğer konuyla ilgili suçlayacak birilerini arıyorlarsa AK Parti'ye veya bize değil, gitsinler eski ve yeni yol arkadaşlarına baksınlar, dava dosyasında kimlerin isimlerinin yazılı olduğuna baksınlar. Biz bugüne kadar bu kavganın, bu rekabetin, bu meydan muharebesinin tarafı olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

"'Yargı kararını tanımayız' demek kimsenin haddi değil"

Yolu adliyeye düşen herkes gibi CHP'liler de mahkemede kozlarını paylaşır, delillerini sunar, savunmalarını yapar. Bağımsız ve tarafsız Türk yargısı da en doğru, en isabetli kararı verir. Nihayetinde şeriatın kestiği parmak acımaz. Yargı mensuplarına parmak sallamak, 'Yargı kararını tanımayız' demek, mahkemeler üzerinde baskı kurmak kimsenin hakkı da haddi de değildir. Hepimiz tüm siyasi partiler, anayasa ve yasalarla mukayyetiz. Ne yaparsak yapalım hukuka riayet etmek mecburiyetindeyiz. Konu yargıya intikal ettiğine göre biz de milletimiz gibi hukuki sürecin tamamlanmasını ve her şeyin açıklığa kavuşmasını temenni ediyoruz. CHP Genel Başkanı'nın bizi ve partimizi itham etmesi kendi iç kavgalarını bizim üzerimizden verme kurnazlıkları doğrusunu söylemek gerekirse yakışıksız olduğu kadar çirkindir, siyasi nezaketle bağdaşmayan kötü bir kurgudur. Bakın biz siyasete dün girmedik. Yarım asırdır siyaset sahnesindeyiz. Bir şekilde milletin huzurundayız. Özgür efendinin siyasetle ilişkisi bizim unuttuğumuz dönemlerden çok daha gerilerde kaldı.

Boş işlerle uğraşacaklarına hukuk mücadelesi nasıl verilir, bize bakıp öğrensinler. Haksızlığa uğrasak da kimseyi tehdit etmedik, kimseye hakaret etmedik, 'Yargıyı tanımıyorum' demedik. Savunmamızı yaptık, yargının verdiği karara teslim olduk. Aynı olgunluğu, aynı özgüveni, aynı hukuka saygıyı maalesef CHP'de ve CHP yönetiminde göremiyoruz. Bunun takdirini milletimizin çok iyi yaptığına ve yapacağına inanıyorum. CHP'nin pusulası bozulmuş, siyasi kıblesi şaşmıştır. Bu acı gerçeğe rağmen temennimiz, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin sahte gündemlerden kurtulup milletin asli gündemine dönmesidir. Bölgemiz yangın yerine dönmüşken, dünyada tarihi kırılmalar ve krizler yaşanırken, Türkiye yarım asırlık bir sorununu çözmeye çabalarken, hasılı, ortada bu kadar yakıcı ve hayati meseleler varken ana muhalefetin üç beş belediye soyguncusunun oyuncağı haline gelmesi bununla da kalmayıp gerginlikten, kutuplaşmadan, istismardan beslenmeyi siyasetinin merkezine yerleştirmesi hem kendileri hem de ülkemiz için kayıptır. Siyasi rekabeti husumete dönüştürmek, kendileri dışındaki herkesi düşmanlaştırmak, her eleştiriyi zorbalıkla bastırmaya çalışmak Türkiye’ye ve demokrasimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Türkiye'nin ihtiyacı olan yapıcı ve sorumlu bir siyaset dilidir. Muhalefetin istikamet sorununu bir an önce çözmesini ümit ediyoruz.

Şunun bilinmesini isterim. Böyle bir dönemde küçük sorunların, küçük hesapların peşinde koşanlar tarihe hesap veremezler. Biz kartların yeniden karıldığı küresel siyaset ve ekopolitikte Türkiye'yi en güçlü biçimde konumlandırmanın derdindeyiz. Terör sorunu tamamen çözmüş, iç cephesini tahkim etmiş, bagajlarından ve safralarından kurtulmuş bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi de mümkün olan en geniş katılımla vermek istiyoruz.

''Haklıyken haksız konuma düşecek adımlardan herkes uzak durmalıdır''

Bu milletin değerlerinden yoksun kimi edep ve adap bilmez ahlaksızların, Resulü Ekrem efendimize yaptığı hürmetsizlik asla kabul edilemez. Mizah kisvesiyle yapılan açık bir kışkırtmadır, alçakça bir provokasyondur. Nitekim bu nefret suçuyla ilgili emniyetimiz ve yargımız hemen harekete geçmiş, bahse konu dergi toplatılmış, gerekli süreçler başlatılmıştır. Efendimize ve diğer peygamberlerimize küstahlık edenler bunun hesabını hukuk önünde vereceklerdir, biz bunun takipçisi olacağız.

Özellikle gençlerimizin gönüllerini ferah tutmasını istiyorum. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece bu ülkede ne adına olursa olsun kimsenin kutsallarımıza hakaret etmesine göz yummayız. Haklıyken haksız konuma düşecek adımlardan herkes uzak durmalıdır. Öfkenin aklı perdelemesine hiçbir genç kardeşim izin vermemelidir. Yolumuzu aydınlatan, kalplerimizi aşkla, merhametle, şefkatle dolduran sevgili Peygamberimizin aziz hatırasına da emanetine de sahip çıkmak bizim asli görevimizdir ve biz bunu şeref sayıyoruz. Bu görevi bugüne kadar layıkıyla yerine getirdik, inşallah bundan sonra da en güzel şekilde ifa edeceğiz."