SİYASET

Atina'da Dinleyeni Olmayan Ankara'ya Geliyor

Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina’ya konuşmak için gelmiş

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türkiye’ye, Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina’ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz, son derece saygısız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletimizi itham etmesi, diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir. Bu nezaket dışı, diplomasi dışı tavrı da bütün dünya görmüş oldu” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
104 emekli amiral tarafından yayımlanan bildiri sonrası Cumhuriyet Halk Partisi tarafından AK Parti’yi ima eden kabul edilemeyecek yaklaşım ve ithamların olduğunu belirten Çelik, “Bu metnin değiştirilmesinde iktidarın sorumluluğu olduğu bir takım açıklamalar yapıldı. Bir de bizim sanki bu işlerin içinde arkadaşlarımız varmışta kumpas kuruluyormuş gibisinden bir takım açıklamalarda buna eklendi. Bunlar baştan aşağı yanlıştır. Eğer bu bildiri değiştirildiyse, bu bildirinin gece yarısı yayımlanması konusunda bir dış müdahale söz konusu olduysa o zaman gece yarısı yayımlanır yayımlanmaz ne için bu bildiriye imza atan bazı emekli amiraller hemen bu bildirinin ne kadar önemli olduğunu, fikir hürriyetine girdiğini açıklama gayreti içine girdiler. Bir tanesi saygısızlığın dozunu ileri düzeye götürerek, gece yarısı yayımlanan bu bildiriye verdiğimiz cevap neticesinde bizi kast ederek, ‘geceleyin uykulu bir şekilde okumuşlar bildiriyi, sabahleyin okurlarsa bu söylediklerinin doğru olmadığını görecekler’ dedi. Gece yarısı yayımlanması konusunda bir provokasyon, müdahale varsa ya da bildirinin içeriğinin değiştirildiğine dair bir bilgi varsa bunu o gece yayımlanır yayımlanmaz ‘ben bu bildirinin arkasındayım’ diyen bir takım emekli amirallere soracaklar. İsimleri belli. Bunu daha da genişletebilirler. Hemen bildiri yayımlanır yayınlanmaz bir takım emekli generaller de çıktılar amirallerin bu bildirisine destek verdiklerini açıkladılar. Bir bilgi varsa Kılıçdaroğlu’nda bunun içeriğine kim müdahale etmiş, bunun yayımlanma gününü, zamanlanmasını kim değiştirmiş, bunun sorulması gereken o imza atanlar içerisinde gece yarısı bizim verdiğimiz tepki karşısında hemen bu doğru bir iştir diye savunmaya geçenlerdir. Bu son derece yanlış bir iştir, iktidarın, bizim partimizin bu şekilde suçlanması buradaki, bu eylemdeki gayrimeşruluğu örtmek için, anormalliği örtmek için maalesef vesayetçi zihniyetin yeni bir ürünü olarak bu şekilde suçlamalara girişmektedir. Ayrıca bu değiştirildiği bilgisi Kılıçdaroğlu’na kimden gelmiştir, değiştirildikten sonra diğer amiraller, o gece yarısı buna hemen ben bunun arkasındayım diye tweet atanlar bazı emekli generaller bunu niye yapmıştır bunun izahı Kılıçdaroğlu’nun yapacağı izahtır” ifadelerini kullandı.

“İstikşafi görüşmelerin kesilmesine sebep olan Yunan tarafıydı”
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye ziyaretine ilişkin de önemli değerlendirmelerde bulunan Çelik, “Yunanistan Dışişleri Bakanının, Yunanistan devlet yetkililerinin ülkemizi ziyaretinden memnuniyet duyarız. Geleneksel misafirperverliğimiz ve diplomasi geleneğimiz çerçevesinde sorunları konuşmaktan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İstikşafi görüşmelerin kesilmesine sebep olan biz değiliz, buna sebep olan Yunan tarafıydı. Sonradan yeniden başlamasından duyduğumuz memnuniyeti de anlattık. Fakat biz burada gördük ki, Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türkiye’ye, Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina’ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz, son derece saygısız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletimizi itham etmesi, diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir. Bu nezaket dışı, diplomasi dışı tavrı da bütün dünya görmüş oldu. Bütün dünya şunu gördü: Müzakere isteyen, pozitif taraf kim ve müzakere istemeyen ve sürekli olarak müzakere sürecini sabote eden kimlerdir diye. Beni en çok şaşırtan, ister küçük devlet ister büyük devlet olsun, bütün devletler kendi egemenliklerini korumak konusunda en azından teorik olarak kendi ülkelerinin kendi egemenliklerini korumaya muktedir olduğunu söylerler. Bunun dışındaki bir ifade zaten devlet olma kabiliyetinden ve kapasitesinden geriye gitmek anlamına gelir” dedi.

“Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa rağmen müzakere sürecini karşılıklı saygıya uygun şekilde sürdürmeye hazırız”
“İlk defa bir bakanın, kendi ülkesinin egemenliğinden bahsederken kendi ülkesinden değil Avrupa Birliği’nden bahsettiğini gördük” diyen Çelik, “Kendi ülkesinin egemenliğini korumak için kendi ülkesinin kurumlarına atıf yapmayan, Avrupa Birliği’ni istismar eden, kendisine kalkan yapan bir açıklamayı ilk defa ben bir Dışişleri Bakanından bu şekilde duymuş oldum. Netice itibariyle, bu sorunların neden çözülemediği anlaşıldı. Dışişleri Bakanımızın oradaki açıklamasıyla da Türkiye’nin bu sorunları çözmek için masaya nasıl yüksek bir kapasite, önyargısız bir şekilde ve tam bir müzakere anlayışıyla oturmaya hazır olduğu da görülmüş oldu. Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa rağmen müzakere sürecini akıllı bir dille, akıllı bir devlet anlayışıyla ve müzakerenin yöntemlerine karşılıklı saygıya uygun bir şekilde biz sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Ama bir Dışişleri Bakanı buraya gelecek, dış politikanın dinamikleri hakkında ve dış politikanın yöntemleriyle konuşmayacak onun yerine kendi ülkesinin iç siyasetindeki siyasi kariyerine Ege’deki ve Doğu Akdeniz’deki meseleleri maalesef istismar konusu haline getirecek o zaman buradan bir şey çıkmaz. Dolayısıyla Yunanistan Dışişleri Bakanının yaptığı konuşma, Türkiye ile ilgili Yunanistan arasında bir krizi göstermekten çok Dışişleri Bakanı olarak atanmış birisinin dış politika yapmak yerine Yunan iç siyasetine oynamak şeklinde bir Yunan devlet anlayışıyla ilgili bir krizi göstermektedir” açıklamasını yaptı.