GÜNDEM

Alparslan Türkeş

Alparslan Türkeş

   Alparslan Türkeş (doğum adı Ali Arslan veya Hüseyin Feyzullah)(25 Kasım 1917, Lefkoşa -4 Nisan 1997, Ankara ), Türk asker ve siyasetçi. Muvazzaf askerken 27 Mayıs Darbesi'nde aktif rol alan Türkeş, askerlik görevi sonrası başbakan yardımcısı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olarak görev yapmıştır. MHP Genel Başkanlığı görevini 1969-1997 yılları arasında sürdürmüştür. Mart 1975-Haziran 1977 ve Temmuz 1977-Ocak 1978 tarihleri arasında Süleyman Demirel tarafından kurulan hükûmetlerde Başbakan Yardımcısı olarak yer almıştır.1965,1969.1973,1977 ve 1991 Türkiye genel seçimlerinde milletvekili olarak meclise girmiştir.

   Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya getirmek için 1963 yılında Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği'ni kurmuştur. 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) girerek fiilen siyasi hayata atılmış ve aynı yıl partinin genel başkanı olmuştur. İlk defa 1965 Türkiye genel seçimlerinde CKMP'nin Ankara milletvekili olarak meclise girmiştir.1966 Tükiye cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olmuştur fakat seçilememiştir. 1975'ten sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükûmetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunmuştur.

   12 Eylül Darbesi'nden sonra 1985 yılına kadar 4,5 yıl tutuklu kalmıştır.1987 Türkiye Anayasa değişikliği referandumu'nda siyasal yasağı kalkmıştır. Aynı yıl Milliyetçi Çalışma Partisi'ne girmiştir ve yapılan kongrede yine başkan seçilmiştir ve partisi 1991 Türkiye genel seçimlerinde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakı yapmıştır. 1992 yılında 12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin eski adlarını alması hakkında Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle MÇP'nin ismi de 1993 yılında MHP olarak değiştirilmiştir.1995 Türkiye genel seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde ölmüştür.

İlk Yılları

  Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917 öğle vaktinde Koyunoğlu ailesinden Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ile Fatma Zehra Hanım'ın çocuğu olarak, Lefkoşa'da Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade Sokağı 13 numaralı evde dünyaya geldi. Günümüzde TİKA tarafından ev restore edilerek 2019 yılında müze hâline getirilmiştir. Ev günümüzde müze olarak hizmet veren Lüzinyan Evi 'nin bitişiğindedir.

  Büyükleri Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Köşkerli köyünden arsa meselesi yüzünden Sultan Abdülaziz tarafından 1860'larda KIbrıs’a sürgün ettirilmiştir.Babası Ahmet Hamdi Bey,Gazimağusa'nın yakınlarındaki Tuzla kentinden, annesi Fatma Zehra Hanım ise Larnaka şehrindendi. Bununla birlikte Hrant Dink,Türkeş'in Ermeni kökenli olduğunu ve Kıbrıslı Müslüman bir çift tarafından evlat edinilen Sivaslı bir yetim olduğunu iddia etmiştir.

Askeri Kariyer

  1933'te ailesiyle birlikte Lefkoşa’dan ayrılarak Limasol'dan kalkan İtalya bandıralı "Viyana" gemisiyle İstanbul'a geldi. Aynı yıl, Lefkoşa doğumlul İzmit milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu'nun tavsiyesiyle Kuleli Askeri Lisesine geçici olarak kaydoldu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçince asli kaydı gerçekleşti. 1936'da Kuleli Askerî Lisesi'nden mezun olup 1938'de Harp Okulu’nu bitirdi. 1939'da piyade asteğmeni olarak atış okuluna girerek buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu (P.938-348). Aynı yıl Kars'a tayin edildi ve Karslı bir arkadaşıyla görev yerini becayiş ederek Isparta'ya gitti. Burada Refik Yurtsever'in ablasının kızı Muzaffer Hanım ile 5 Eylül 1939'da nişanlandı ve 14 Ocak 1940'ta evlendi. Isparta'da bir yıl kaldıktan sonra Gelibolu'daki 58. Piyade Alayı 5. Bölük Komutanlığı'na tayin edildi ve Balıkesir,Bandırma, Edincik,Erdek ve Marmara Adasında görev aldı.

Irkçılık-Turancılık Davası

   1944 yılında Nihal Atsız hakkında başlatılan, gözaltına alınan 23 kişinin tutuklanmasıyla devam eden ve Irkçılık-Turancılık Davası'na dönüşen süreçte, Atsız'ın evinde yapılan aramada Türkeş'in Atsız'a yazdığı mektupların bulunması üzerine Türkeş, Erdek'te üsteğmen olarak görev yaptığı sırada gözaltına alındı ve tutuklanarak İstanbul, Tophane'deki Merkez Kumandanlığı Cezaevi'ne gönderildi. 29 Ekim 1944'teki ilk duruşmada, “ Türk milliyetçiiyim fakat iddia edildiği gibi ırkçı değilim ” diyerek beraatini istedi.

   Dava 29 Mart 1945'te sonuçlandı ve Türkeş 9 ay 10 gün hapis cezası aldı; fakat Askeri Yargıtay'ın “ 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi tarafsızlığını yitirmiştir” diyerek davanın 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülmesine karar vermesi üzerine serbest bırakıldı. İlk karar Askeri Temyiz Mahkemesi tarafından bozuldu, yargılama 26 Ağustos 1946'da yeniden başladı ve mahkeme 31 Mart 1947'de açıkladığı kararla, "ırkçılığın anayasa suçu teşkil etmediğine" hükmederek davadaki sanıkların tamamı hakkında beraat kararı verdi.

ABD Eğitimi

   Beraatinden sonra orduya dönen Türkeş, 1948 yılında, ABD'ye eğitime gönderilecek subaylar için açılacak sınava katıldı ve sınavı kazanan 16 kişiden biri oldu. Önce Kansas eyaletindeki Amerikan Harp Akademisi'nde, sonra Georgia eyaletindeki Amerikan Piyade Okulu'nda iki yıl boyunca "gerilla harbi" eğitimi gören Türkeş, bu dönemden bahsederken "Amerikalılar II. Dünya Savaşı'nın galibi olarak çok gururluydular, bizi de Marshall Planı çerçevesinde Sovyetler'e karşı güçlendirmek için eğitiyorlardı." ifadelerini kullanmıştır.

Türkiye'ye Dönüşü ve ABD'de Görevlendirilmesi

   ABD'de aldığı eğitimden sonra Türkiye'ye dönen Türkeş, Çankırı Gerilla Okulu'na yüzbaşı rütbesiyle atandı ve burada iki buçuk yıl boyunca "gerilla hocası" olarak görev yaptı.Harp Akademisi sınavını kazanınca İstanbul'a gitti ve anılan okuldan binbaşı rütbesiyle mezun oldu (94. sınıf, Sıra No. 39).

   1955 yılında dış görevler sınavına girerek Penagon'da göreve başladı, ABD'nin başkenti Washington, DC'de bulunan NATO Daimi Komitesi'nde bulunan Türk genelkurmayı temsil heyetinde görev yaptı ve 1958 yılına kadar ABD'de kaldı.

    Aynı sırada uluslararası ekonomi eğitimi gördü.1959'da Almanya'da Atom ve Nükleer Okulu'na gönderildi ve buradaki eğitiminden sonra albaylığa yükseldi ve Kara Kuvvetliği Komutanlığı NATO şube müdürü olarak atandı.

27 Mayıs Darbesi

  Türkeş, 27 Mayıs 1960 günü Demokrat Parti ktidarına karşı gerçekleştirilen askerî darbenin öncesinde, 1958 yılında Elazığ’da albay rütbesiyle görev yaptığı birliğinden Ankara'ya atandı ve Albay Talat Aydemir!in önerisiyle Milli Bİrlik Komitesi!ne (MBK) alınarak, darbeyi planlayıp yürütecek olan 38 kişilik MBK içinde yer aldı.

   Kendi beyanına göre, 27 Mayıs Darbesi'nin fiili lideri kendisidir. Türkeş, darbe hakkında yaptığı açıklamada “27 Mayıs ihtilalinin fiilen lideri benim. General olmamama rağmen fiilen liderliğini ben yaptım” demiştir.

   Darbe bildirisini 27 Mayıs 1960 sabahı radyodan okuyan kişi oldu ve bundan sonra adı sıkça duyulmaya başlandı. Darbe sonrasında kurulan askeri yönetimde Başbakanlık Müsteşarlığı yaptı; yardımcılığına ise, sonradan Adalet Partisi Balıkesir Senatörü seçilecek Hikmet Aslanoğlu ve CKMP Genel Sekreteri olacak Fuat Uluç getirildi.

    Bu dönemde Millî Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu 13 Kasım 1960'ta MBK Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel bir bildiri yayımlayarak MBK'nin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK'yi feshettiğini açıkladı. Yeni oluşturulan MBK'de ise Alparslan Türkeş'in de içinde bulunduğu ve”Ondörtler” olarak adlandırılan ve ülkenin köklü yapısal sorunları çözülmeden kısa süre içinde yapılacak seçimlerle iktidarın sivillere bırakılmasını reddeden 14 subaya yer verilmedi. MBK üyesi Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun inisiyatifiyle gerçekleşen bu operasyonla söz konusu kişiler Türk Silahlı Kuvvetleri'nden de emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderildiler. Alparslan Türkeş de bu operasyon sonucu Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'a gönderildi. Karar Türkeş'e 13 Kasım 1960 sabahı kapısına gelen askerler tarafından verildi ve Türkeş, aynı askerler tarafından Mürted Hava Üssü'ne götürülerek 19 Kasım 1960 gününe kadar bu üste tutuldu.

   İrfan Ülkü, bu dönemde Cemal Madanoğlu’nun Türkeş'i kurşuna dizdirmek istediğini, fakat CIA İstasyon Şefi olarak Türkiye'de görev yapan Ruzi Nazar'ın, ABD Büyükelçisi aracılığıyla Cemal Gürsel'le görüşerek, "Böyle bir şey yaparsanız ya da yapılmasına göz yumarsanız, Amerikan Hükûmeti bunu hiç hoş karşılamayacak, bu cinayet iki ülke ilişkilerine gölge düşürecektir." dediğini, yan odaya geçen Gürsel'in birkaç dakika içinde dönerek "Mesele hallolmuştur," dediğini, böylelikle Türkeş'in idam edilmekten kurtulduğunu belirtir

   Hindistan'da sürgündeyken Türkeş, Millî Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel'e, Yüksek Adalet Divanı'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan ve Milli Yol dergisinde yayınlanan mektubu gönderdi.

   25 ay kadar sonra, 23 Şubat 1963'teGümülcine'den yurda döndüğünde burada kalabalık bir "milliyetçi topluluk" tarafından karşılandı.

Siyasi Kariyeri

   Gökhan Evliyaoğlu'nun Adalet Partisi'ne katılma yolundaki teklifini reddeden Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya getirmek için 1963 Mayıs ayında Huzur ve Yükseliş Derneği'ni kuracaklarını açıkladı. Derneğin programı, daha sonradan Cumhuriyet Köylü Millet Partisi 'nin programına temel teşkil edecektir.

   Ancak bu dernek, Talat Aydemir'in ikinci darbe girişimi nedeniyle kurulamadı.Türkeş bu süreçte; darbe hazırlığı yapan Talat Aydemir - Fethi Gürcan ikilisiyle temas kurdu, ancak Talat Aydemir'le anlaşamadı. Bunun üzerine darbeyi hükûmete ihbar etti. Kendisi de darbe girişimi nedeniyle tutuklandı, 3,5 ay cezaevinde kaldı; ancak darbeyi hükûmete duyurduğu için tahliye edildi.

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Dönemi

   Alparslan Türkeş, sürgünde olduğu dönemde 14'lerden çoğu ile sık sık bir araya gelerek dönüşten sonraki stratejisini belirleyici toplantılar yapmıştı. Nitekim 31 Mart 1965'te, 14'lerden Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski MBK üyeleri ile birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) katılarak fiilen siyasi hayata atılmış oldu. Öte yandan, 14'lerden Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı, İrfan Solmazer, Numan Esin ve Fazıl Akkoyunlu ise CHP'ye katıldı.

   Türkeş ilk olarak partide genel müfettişlik görevi üstlendi. Partiye katılışından bir buçuk ay sonra olağanüstü kongre talebinde bulundu; talebi partinin Genel İdare Kurulu'nda 6'ya karşı 11 oyla kabul edildi. Olağanüstü kongreye gidiş sürecinde 14'lerden Numan Esin, Mustafa Kaplan, Şefik Soyuyüce ve Fazıl Akkoyunlu da CKMP'ye katılarak Türkeş'in partideki ağırlığını artırdılar.

   Gerçekleştirilen olağanüstü kongrede Türkeş 698 oy alarak partinin genel başkanı seçildi. Daha sonra 10 Ekim 1965 seçimlerinde Ankara'dan milletvekili seçilerek, 48 yaşında parlamentoya girmiş oldu. 1961 yılındaki seçimlerde yüzde 14'e yakın oy alan CKMP, bu seçimde yüzde 2,2 oy alarak 11 milletvekili çıkardı.

   Bundan sonraki süreçte CKMP'yi dönüştürme çalışmalarına ağırlık veren Türkeş, "korporatist, kalkınmacı-modernist bir Kemalist restorasyon tanımı ağır basan" bir söylem kullandı. 24 Kasım 1967 tarihinde gerçekleştirilen CKMP 8. Kongresi'nde özellikle önemli adımlar attı; 1965 yılında yayımladığı "Dokuz Işık" isimli risaledeki görüşler bu kongrede 9 Işık Doktrini olarak partinin resmi doktrin olarak kabul edildi. Türkeş, bu dönemde kendisini sevenler tarafından Başbuğ ilan edildi.

   Türkeş, 1966 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu, ancak 461 oy alan Cevdet Sunay karşısında 11 oy alarak seçimi kaybetti.

Milliyetçi Hareket Partisi

   6-8 Şubat 1969'da Adana'da yapılan olağanüstü kongrede CKMP'nin adı Milliyetçi Hareket Partisi, terazi şeklindeki amblemi ise üç hilal olarak değiştirildi. Söz konusu kongre, Türk-İslam sentezinin ülkücü doktrinin ana unsuru hâline geldiği yer oldu ve bundan sonra Nihal Atsız, Türkeş'i "Türkçülükten ayrılıp şeriatçılığa ve dinciliğe kaymakla" suçladı.

  Türkeş, 12 Ekim 1969 tarihinde ve 14 Ekim 1973 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana'dan milletvekili seçildi. Anılan seçimlerde MHP sırasıyla 1 ve 3 milletvekili çıkartabildi.

1975-1980 Arası Dönem

   1975'ten sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükûmetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulundu. Bu dönemde sağ ve sol çatışması arttı. Yetkililerin elinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin şiddetin esas kaynağı olduğuna dair kanıtlar vardı ve Cumhuriyet Savcısı kapsamlı bir soruşturma yapmak istiyordu. Ancak hükûmet buna izin veremezdi. Çünkü bu rolün açığa çıkarılması koalisyonun dağılması anlamına geliyordu ve Demirel bunu düşünmek bile istemiyordu.

   5 Haziran 1977 tarihinde yapılan genel seçimlerde partisi yüzde 6,42 oranında oy alan Türkeş, yine Adana'dan milletvekili seçildi.

12 Eylül Darbesi ve Sonrası

   12 Eylül 1980 günü saat sabah 4'te ordu yönetime el koydu. Alparslan Türkeş bunun yedi saat öncesinde evinden ayrıldığı için, darbe sonrasında diğer siyasi liderler (Demirel, Ecevit, Erbakan vb.) gibi gözaltına alınamadı. Darbeyi gerçekleştiren Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, darbenin ertesi günü "Devlet Başkanı" imzasıyla yayımladığı bildiride, diğer üç parti başkanlarının teslim olduğunu, Alparslan Türkeş'in de teslim olması gerektiğini, aksi takdirde suçlu durumda olacağını ilan etti.Darbeyi ordudaki hangi grubun gerçekleştiğinden emin olmadığı için bir süre gizlenen Türkeş, 15 Eylül günü saat 04:00 civarında evine döndü, birkaç saat içinde evine gelen inzibat erleri tarafından gözaltına alındı. Öncelikle Erbakan'la birlikte İzmir'deki Uzunada Deniz Üssü'ne götürüldü, buradaki bir villada 20 gün kadar kaldıktan sonra Ankara, Mamak'taki Sıkıyönetim Savcılığı'na götürülerek sorgulandı.

   Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi tarafından 29 Nisan 1981 tarihinde açılan "MHP ve ülkücü kuruluşlar ana davası" kapsamında, idam cezası istemiyle yargılanan Türkeş, 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı ve toplam 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kaldıktan sonra, 9 Nisan 1985 tarihinde tahliye edildi.

Milliyetçi Çalışma Partisi Dönemi

   Türkeş, 1987'de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte, darbeden sonra ülkücüler tarafından 7 Temmuz 1983 tarihinde Muhafazakâr Parti adıyla kurulan ve 30 Kasım 1985'te Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) adını alan partiye 20 Eylül 1987 tarihinde üye oldu ve iki hafta sonra, 4 Ekim 1987 günü yapılan olağanüstü kongrede, 210 delegenin tamamının oyunu alarak genel başkanlığa seçildi.

   MÇP bir ay sonra, 29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlere Türkeş'in liderliğinde girdi ve yüzde 2,91 oranında oy alarak milletvekili çıkaramadı. 26 Mart 1989 günü yapılan yerel seçimlerde ise partinin oyu Türkiye genelinde yüzde 4,14 seviyesinde kaldı.

    MÇP, 1991 genel seçimlerine Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile yapılan seçim ittifakı çerçevesinde tek başına girmedi. Parti bu ittifakla 19 milletvekili çıkarırken, Türkeş de Yozgat milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi.

   Bu dönemde Türkeş, bir yandan MÇP'yi merkeze çekmek, öte yandan Anavatan Partisi'ıni etkisizleştirmek amacıyla, Doğru Yol Partisi ve Sosyaldemokrat Halkçı Parti arasında 30 Kasım 1991 tarihinde kurulan koalisyon hükûmetine güvenoyu vereceğini açıkladı. Ancak bu kararı partide dört fire verilmesine neden oldu ve Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş Şemdinler, Esat Bütün ve Saffet Topaktaş, TBMM'deki oylamaya katılmadılar.] Bu isimler daha sonra iki milletvekilini (Ahmet Özdemir ve İsmet Gür) de yanlarına alarak 4 Temmuz 1992 tarihinde MÇP'den ayrıldılar ve 29 Ocak 1993 tarihinde Büyük Birlik Partisi'ni kurdular.

Milliyetçi Hareket Partisi

   12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin adlarının kullanılmasına ilişkin olarak Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle MÇP'nin ismi 24 Ocak 1993 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirildi. 1995 genel seçimlerinde MHP ve Türkeş parlamento dışı kaldı.

   Türkeş, Soğuk Savaş'ın 1991'de bitmesiyle birlikte, 1980 öncesinde komünizm karşıtlığı ve Türk milliyetçiliği çerçevesinde oluşturduğu siyasi söylemini, 1991 sonrasında Türk Cumhuriyeti ve Kürt sorunu çerçevesinde şekillendirdi.

Ailesi

   Alparslan Türkeş 1940 yılında Muzaffer Hanım ile evlendi. Muzaffer Hanımın 1974 yılındaki ölümüne kadar süren bu evlilikten çiftin Ayzit, Umay, Selcen,Sevenbige (Çağrı) veYıldırım Tuğrul adlarında beş çocuğu oldu.

  Eşini kaybettikten iki yıl sonra, 1976'da Seval Hanım ile evlenen Türkeş'in bu evlilikten de Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlarında iki çocuğu oldu.

Ölümü

Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da yaşama veda etti. Kabri, Ankara Beştepe'de bulunmaktadır.