Bizim bir İlhami var. Allahsız kitapsız herifin teki (!)

   Bir saat muhabbet etmeye gelmiyor adamla. İki yudum çayda dinden çıkarır insanı. Bunca sene, Allah'ın var olduğuna inandıramadık gitti kendisini.

   Geçen gün yolda gidiyoruz, bir yandan peçete satan küçük bir çocuğun cebine 100 lira sıkıştırırken diğer yandan bana dönüp " Size bakınca 'iyi ki Allah'a inanmıyorum' diyorum.Ne biçim korkuyorsunuz kızım. Görmediğim bir şeyden korkmak beni yorar. Hiç bana göre değil"dedi. ''Bazı şeyleri görmeye gerek var mı ? İspatı için baktığın pencereleri değiştirsen yeter. Allah bize iyiliği, doğruluğu emrediyor" diye başladım anlatmaya. O arada telefonu çaldı, müsade isteyip baktı. Bunun bir arkadaşı var. Burnunun boktan çıktığını görmedim. Telefondaki yine o arkadaşıydı. Yardım istiyor belli. Telefonu kapatınca 'ya yüz verme şu sahtekara' dedim. Güldü, "insan kaybetmek kolaydır, biz kazanmanın derdindeyiz" dedi. Allahsız ne olacak (!)

   Biraz sonra da soruma cevap vermeye başladı. "Allah'ınız iyiliği emretmese ne olurdunuz acaba ? Nerede birbirini öldüren, yalan söyleyen, soyan, yolsuzluk yapan, kafa kesen, kadınlara ve çocuklara tecavüz edip öldüren varsa hepsinin Allah'ı var. Demek ki bu Allah dediğiniz şeyin çok da umurunda değilsiniz. Öyle olsa sizi kenara çekip ' napıyosunuz lan dingiller. Adam olun' der ve sizin sürekli bahsettiğiniz cehennemi hatırlatırdı. Bence sen de çok büyütme" dedi.

   Tabi deli oldum o konuşurken (!) Hafif konuyu değiştirip yeniden dönmek için anne ve babasını sordum. Allah onu inandırmaz (!) ama sizi inandırsın böyle hayırlı evlat görmedim. Anası babası hastanede yatsa bir gün başından ayrılmaz. Ücretsiz izin yıllık izin ne varsa alır, 'ekmeğimden olur muyum, diğer kardeşlerim ne işe yarıyor' demez. Hayatımda, kendimde dahil böyle vefalı insan görmedim.

   Neyse; Tam mahalleye girerken bir yığın çocuk koşturdu. İlhami'ye verilmesi gereken haberleri vardı. Hepsi sarılmak için koştu ama bizim Allahsız durdurdu çocukları(!) "Ben hastaneye girip çıkıyorum çocuklar. Benden uzak durun. Bakın salgın var, sadece bana değil kimseye yaklaşmayın. İyi ki size zamanında çok sarılmışım. Hepinizin kokusunu ezbere biliyorum da özlem gideriyorum. Sizde öyle yapın" dedi. Ufaklıklar başladılar konuşmaya. "İlhami abi bize aldığın oyuncaklarla oynamak için söylediğin gibi verdiğin kitapları sonuna kadar hepimiz okuduk. Fatma nenenin ekmeğini her sabah birimiz alıyoruz. Hayri amcanın kışlık odunları geldi el birliği ile taşıdık. Bakkal Remzi amcanın çırağı hasta olunca Ahmet ve Cemil bir hafta yardım etti. Ha bir de Sultan teyzeyi söylediğin gibi sürekli kontrol ediyoruz. Merak etme evine girmeden camdan seslenip hatırını soruyoruz" diye birbirlerinin ağızlarından lafı alarak mahalle raporu verdiler. Sonra da onlara ne zaman hikâye anlatacağını sordular. Allahsız kitapsız, reddetti çocukları (!) Hasan dayının doktor kontrolü varmış. Sonra da bizim Songül ablanın evi taşınacakmış. Mahalleden bir kaç genç ayarlaması lazımmış. Çocuklara "aferin size keratalar. Birer gofreti daha hak ettiniz. Bakın annelerinize soracağım. Eğer onları üzmüyorsanız birer tane de çikolata var size" deyip uzaktan vedalaşıp ayrıldık yanlarından.

     Bu İlhami Allahsızın önde gideni bari kitapsız olmasın diye Kutsal kitabımızdan konu açmaya yeltendim. Nihayetinde İslam'a davet konusunda hassasiyet göstermek zorundayım.

    "Bak İlhami, kutsal kitabımız Allah'ın varlığına ve onun peygamber eliyle bizi iyiliğe ve güzelliğe davet edişinin en net kanıtı. Sana bazı ayetler yollamıştım hatırladın mı?" diye anlatarak örnekleri çoğalttım. Sözlerimi bitirince tebessüm ederek baktı bana. Zaten mütemadiyen herkese gülümser bu Allahsız (!) Kirli sakalı ve tebessüm eden yüzü ile muhatap olur herkesle. "Bak arkadaşım, insan bir kalp ve beyinle dünyaya gelmiştir. Onları iyilik ve güzellik adına kullanmak için yazılı emirlere gerek yoktur. Ben insan olmanın, iyiliğin ve merhametin yazısız kurallarına inanıyorum. Bu yüzden bir Allah'a ve bir kitaba ihtiyaç duymuyorum. Ben Allah'a inanayım diye harcadığın enerjiyi, Allah'ın adıyla her türlü pisliği yapanlara bunun doğru olmadığını anlatmak için harca. Benim için bu kadar endişeli bakman, bu kadar üzülmen beni de çok üzüyor. Bilirsin, sevdiklerimin üzülmesine dayanamam" dedi.

   Sonra da omuzuma dokunup "şimdi gitmem gerekiyor. Hasan dayı beni bekler. Daha arabayı alacağım evden. Ararım seni" diyerek uzaklaştı yanımdan.

   Zaten İlhami, bizim mahallenin ambulans şoförü, gece bekçisi, ücretsiz taksi şoförü ve faizsiz banka kartıdır.

   Oysa cehennemde cayır cayır yanacak, haberi yok Allahsız kitapsızın (!)