EKONOMİ

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından 53 milyar TL'lik yardım

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, pandeminin ilk döneminden beri Türk halkına sosyal destek ve sosyal yardım verdiklerini belirterek, “İş yaşamı, sosyal hizmetler, sosyal güvenlik ve sosyal yardım. Sosyal koruma programı altında 53 milyar TL’lik yardımı 16 milyon faydalanıcıya sunduk. Şunu da belirtmek isterim. Faydalanıcılarımızın yüzde 61’i kadınlardan oluşmaktadır“ dedi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Kadının Statüsü Komisyonu 65'inci oturumu kapsamında "Türkiye Yan Etkinliği - Daima İleri: Covid-19 Pandemisi Bağlamında Kadınların Güçlendirilmesinde Bir Araç Olarak Sosyal Destek Politikaları Programı"na video konferans yöntemiyle katıldı.

“Türkiye’de hem kamu hem de özel sektörde son 20 yılda gerçekten çok inanılmaz yatırımlar gerçekleşti”
Kadınların ciddi anlamda toplumun birçok katmanında pandemiden en fazla etkilenen grup olduğunu belirten Bakan Selçuk, “Bakıldığında dünyada ciddi sayıda kadın ne yazık ki yoksulluğa doğru itilmekte. Eğer beraber çalışırsak gerçekten hayatları kurtarabiliriz. İnsanların yaşam alanlarını iyileştirebiliriz. Burada kimseyi geride bırakmayan bir yaklaşımla devam etmek gerekiyor. Türkiye’de zamanında alınan önlemlerle iyi yönetimle zamanında kurulmuş sağlam altyapıyla pandeminin etkisini hızlı bir şekilde durdurmayı başardık. Dünyaya bu anlamda rol model olduğumuzu gururla söyleyebilirim. Ortaya koyduğumuz önlemlerle yaşlılarımız için bakımevleri oluşturduk. Biliyorsunuz Covid-19 pek çok ülkede özellikle yaşlıların hayatlarına mal oldu. Türkiye’nin en önemli avantajlarından bir tanesi güçlü bir sağlık altyapısına sahip olmamız oldu. Sağlık çalışanlarımızın gerçekten adanmış çalışmaları takdire şayan bir şekilde gözlemlendi. Hem kamu hem de özel sektörde son 20 yılda gerçekten çok inanılmaz yatırımlar gerçekleşti Türkiye’de. Bizim genel sağlık sigortası kapsamında herkes sağlık sigortasına sahip. Bunun içerisinde test, tedavi ve aşı çalışmaları herkese ücretsiz olarak verilmektedir” diye konuştu.

“Kadınlar, ne yazık ki güvensiz işlerde ve kayıt dışı sektörlerde çalışıyorlar”
Şu andan itibaren artık pandemi sonrası döneme odaklanmaları gerektiği belirten Bakan Selçuk, “Özellikle kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi için yapılması gerekenleri iyi değerlendirmek durumundayız. Şu da tabii ki çok aşikar, Covid-19 dünya ekonomisinde küresel bir daralmaya doğru itiyor. IMF’nin bu anlamdaki hesaplamaları 2020 yılı içerisinde küresel büyümede de azalma olacağı yönünde. Uluslararası çalışma örgütünün hesaplamalarına göre neredeyse 2.7 milyar etkileniyor. Bu da bakıldığında dünyanın iş gücünün yüzde 81’i anlamına geliyor. Okulların kapanması, pek çok hizmetin artık verilemiyor olması ve özellikle bağımlı aile çalışanlarının olması, enfekte olanların olması kadınların üzerindeki yükü artırıyor. Özellikle ev içi sorumluluklarla alakalı. Covid-19 sonrası dönemde de bu bakım sorumluluklarının arasındaki eşitsizlik, kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik, kadınların daha sonra iş piyasasına erişmesini de zorlaştıracak. Kadınlar daha az kazanıyorlar. Güvensiz işlerde çalışıyorlar ve kayıt dışı sektörlerde küresel anlamda ne yazık ki çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

“Sosyal koruma programı altında 53 milyar TL’lik yardımı 16 milyon faydalanıcıya sunduk”
Türkiye’de kadının güçlenmesi için neler yaptıklarına dikkati çeken Selçuk, “Bakanlığımız ulusal mekanizma görevini yürütmektedir. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda çalışmaya da devam etmektedir. Küresel sağlık krizlerinin etkisine rağmen, bu anlamda taviz verilmeden ilerlenmektedir. Pandeminin ilk zamanlarından bu yana vatandaşlarımıza sosyal destek vermeye, sosyal yardım vermeye devam ettik. 4 tane ana sütun vardı burada. İş yaşamı, sosyal hizmetler, sosyal güvenlik ve sosyal yardım. Sosyal koruma programı altında 53 milyar TL’lik yardımı 16 milyon faydalanıcıya sunduk. Şunu da belirtmek isterim. Faydalanıcılarımızın yüzde 61’i kadınlardan oluşmaktadır. kadınların pandemi nedeniyle maruz kaldıkları birtakım ilave riskler göz önünde bulundurulduğunda bu ihtiyaçların düzgün bir şeklinde karşılandığından da emin olduk” ifadelerine yer verdi.

“Kadınlar için finansal okuryazarlık ve kadının ekonomik güçlenmesi seminerlerini yaparak neredeyse Türkiye’de yarım milyon kadına ulaştık”
Pandemi esnasında kadınlara yönelik finansal destek sistemini artırdıklarını vurgulayan Selçuk, “Ödeme programlarındaki miktarları artırarak kadınların ihtiyaçlarını karşılama yoluna gittik. Bu amaç içerisinde birtakım koşullu faydalar; sağlık, gebelik, analık gibi. Aynı zamanda dul kadınlar için de nakit yardımı gerçekleştirdik. Küçük çocuğu olan kadınlar için özellikle birtakım esnek çalışma metotları oluşturduk. Uzaktan çalışmayı mümkün kıldık. Özel sektör içerisinde benzer yaklaşımlar sergilendi. Kadın Kooperatiflerini biz bu anlamda çok önemli bir öge olarak görüyoruz. Etkinliklerini ve yaygınlıklarını artırmak için ciddi çalışma içerisindeyiz. Kadın Kooperatifleri girişimci kapasiteleri yardımıyla sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal bir değer de oluşturmakta. Aynı zamanda güvensiz işlerden insana yakışır işlere geçişi kolaylaştırmaktadır. Kadın Kooperatiflerini desteklemek için bölgesel toplantılar tertip ediyoruz. Geçtiğimiz yıl neredeyse 35 bin kadına ulaştık. 731 workshop düzenledik. Eğitimler yaptık ve aynı zamanda bilgi toplantılarıyla bütün illerde kadınlarımıza ulaştık. 175 yeni kooperatif kuruldu. Yine kadınlar için finansal okuryazarlık ve kadının ekonomik güçlenmesi seminerlerini yaparak neredeyse Türkiye’de yarım milyon kadına ulaştığımızı belirtmek isterim” dedi.

“Son 20 yıl içerisinde Kadın Sığınma Evlerimizi 11’den 148’e çıkardık”
Covid-19’dan sonra dünyanın eskisi gibi olmayacağına vurgu yapan Selçuk, “O yüzden bu problemlere çözüm bulacak yenilikçi yöntemler ortaya koymamız lazım. Bir taraftan da mevcut politikalarımız geliştirmeye devam etmemiz gerekiyor. Ne yazık ki kadınlar ve kız çocukları üzerindeki negatif etkiler hayatın her alanında yaşanmaya devam ediyor. Bunların arasındaki kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet de acil müdahale gerektiren koordineli politika gerektiren bir alan. Ekonomik ve sosyal zorluklar pandemi ile daha da derinleşti ve özellikle harekette kısıtlama kadınların ve kız çocuklarının her ülkede şiddete maruz kalma riskini artırdı. DSÖ’nün son istatistiği şunu gösteriyor; Covid-19’un küresel yayılımında önce bile neredeyse dünya kadınlarının 3’te 1’i hayatları boyunca şiddetin bir türlüsünü yaşamış oluyorlar. Türkiye’de biz bu alanda gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz. Hiçbir taviz vermeden, şiddete sıfır tolerans yaklaşımıyla pandemi esnasında da çalışmalarımıza devam ettik. Kadın sığınma evlerimizi 11’den 148’e çıkardık son 20 yıl içerisinde. Yine çocukların bu sığınma evlerinde anneleriyle beraber kalmasını sağlıyoruz ve uzaktan eğitim yardımıyla EBA TV aracılığıyla eğitimlere devam etmesini sağlıyoruz” açıklamasında bulundu.